Sonbahar 2008 epey dalgalı, hararetli, karmaşık geçecektir. Hem dünyada, hem Türkiye'mizde... Zira 2008 yılı yaz ayları, önümüzdeki günlerin karakteristiğini açığa vurdu. Kasım ayında Obama mı, McCain mi? muamması çözülecek. Dünyanın 1. devletini hangisi yönetecek, göreceğiz. Pakistan'da Zerdârî, 5 yıl tutunabilecek mi? Hem Amerika'yı, hem ordusunu, hem sosyalist Halk Partisi'nin iktidar ortağı şerîatçı Nevaz Şerif'i dengede tutabilmek zor olacak. Sık sık biyografisindeki eksilerle suçlanacak. Eşinin suikasde gitmesi üzerine beklenmedik şekilde iktidara yükselen bir politikacının işi çok zor. Sonbaharda NATO, Ukrayna ve Gürcistan'ı üyeliğe aldığı takdirde Rusya, ne dereceye kadar tepki gösterecek? Kıbrıs ve Kerkük'te tatsız günler beklenebilir. Anlaşmaya gidilmesi ihtimali o derecede zayıf ki... Türkiye'de sonbahar, mevsimin Allah vergisi bütün letafetine rağmen, epey heyecanlı geçecek. Sıkıntıları soğukkanlı, akıllıca atlatabilirsek, tansiyon düşer. Olumlu dengeler oluşabilir. Kavga eden bir Türkiye tablosu ise ümitleri kırar. Hemen ekim başında odaklanacağımız konu, Anayasa Mahkemesi kararının açıklanacak gerekçeleridir. Ergenekon denen davanın daha da gecikmesi adaleti de geciktirecektir. Türkiye'de bu derecede şümullü bir yer altı muhalefetinin gelişmesi şüphesiz sağlıklı değildir. Sonbaharda, yerel seçimler çok yaklaşacak. Sonuçları, bir erken seçim gerekip gerekmediğini tayin edecek. Seçim yasası, milletvekili statüsü ve sayısı gibi hayatî konular pek konuşulmuyor bile... Avrupa Birliği'nin neresindeyiz? muamması o derecede hayatîdir ki, milletimizi nasıl bir geleceğin beklediğinin göstergesi olan çağdaş uygarlık düzeyi hedefimize hangi mesafedeyiz? bunu anlayacağız.