Dostum Prof. Ahmet Mumcu Osmanlı'da Rüşvet konusunda değerli bir kitap yazmıştı. İbretle okumuştuk. Cumhuriyet'te yolsuzluk kitabı ise henüz yazılmadı, yazacak ilim ve fikir adamını bekliyor. Böyle bir kitabı okuyanlar sinir hastası olup hastahanelere, hattâ tımarhanelere düşeceklerdir. Zira Osmanlı atalarımızı fersah fersah geçtik. Milyar dolarlık hortumlar, milyon dolarlık rüşvetler, Osmanlı'nın hayalinden geçmedi. Şanlı ecdadımız, bu hususta da mütevazı kişilerdi. Kitap ve gazete tirajından siyah Afrika ülkeleri çizgisine düştüğümüzün aksine, rüşvet, irtikâb, ihtilâs, zimmet gibi yolsuzluklarda cihan şampiyonuyuz. Hiçbir millet, biz Türkler derecesinde, kendi içimizden çıkan insan müsveddeleri, alçak ve aşağının bayağısı mahlûklar tarafından soyulmadı. Rüşvet, yargıya sıçrarsa, sistem iflâs eder. Bu durum yakın geçmişte eski yargıtay başkanımız, geçen gün bugünkü başkan tarafından vurgulandı. İtalya'nın dünyaca ünlü yolsuzluklar savcısı bile, yargımızı dibine kadar temizlememiz gerektiği öğüdünü verdi. Bu temizliği, yargı, kendi içinde yapmalıdır. Mutlaka yapacaktır. Adalet Bakanlığı asla işin peşini bırakmamalıdır. Bu arada partizanca davrandığı ithamına karşı dikkatli bulunmalıdır. Cemil Çiçek, Özal ekibinden çok tecrübeli bir politikacıdır. Bu işin altından kalkabilecek sicil ve biyografiye sahiptir. Anlı şanlı partilerin ve fiyakalarından yanlarına varılmayan başkanlarının, soygun ve rüşvet belâsı dolayısıyla seçmenin nasıl hışmına uğrayıp Meclis'ten silindiklerini yaşamıştır. Müesseselerin otoreformunun çok zor olduğunu biliyoruz. Ama yargının temizlenmesini bekliyoruz. Hiçbir politikacı, yargıya güvensizliğini ima dahi edememeli, yasama dokunulmazlığı AB normları ile sınırlandırılmalıdır. Hırsız, yolsuz, rüşvetçi yargı ve politika mensubu, kim olursa olsun ortaya çıkmalı, çaldığı para, mal, mülk mutlaka geri alınmalıdır. Aksi takdirde bu millet, milyarlarca dolar hırsızlıkları ödeyeceğim diye üç bin dolarla sürünmekten kurtulamaz. Bu kadar şaibeli adamlarla da AB üyesi olamayız.