Statükocularımızın beklentisi, 1999 seçimlerinde Bülent Ecevit için tek başına iktidar idi. Gerçekleşmedi. Ancak Ecevit'in birinci parti çıkması, başbakanlığını sağladı. Bahçeli'nin başbakanlığı da mümkündü. Ama Erbakan ve Erbakan'ı başbakan yapan Çiller hükümette istenmiyordu. Demirel'in cumhurbaşkanlığı müddetince işler iyi gitti. Demirel'le Ecevit, geçmişten ders almışlardı. Derin tecrübelerini değerlendirdiler. Samimi işbirliği yaptılar. Demirel, süper bir dış işleri bakanı gibi çalıştı. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan Türk alemine büyük ağırlık verdi. İnanılması zor bir başarı çizgisine erişerek dönemini kapattı. Bir Türk devlet başkanı nasıl olur, nasıl davranır, nasıl konuşur, nasıl çalışır, örnek oluşturdu. Demirel'den sonra, Demirel'in gönüllü tekeline aldığı, normal durumda başbakana ait bulunan konular, Ecevit'e yüklendi. Bülent Bey, bu ağırlığı çekemedi. Kendi seçip kabul ettirdiği cumhurbaşkanı ile havadan kitap teatisi gibi akıllara durgunluk veren bir gelişme, büyük krizi patlattı. Türkiye üçte bir yoksullaştı. Üçlü koalisyon prestijini yitirdi. Dışarıdan ekonomi bakanı ithaline mecbur kaldı. Dr. Bahçeli'nin karîhası eseri inanılması zor 2002 seçiminde sevgili statükocularımızın beklentileri, Deniz Baykal için tek başına iktidar idi. Ve de Baykal-Erdoğan koalisyonuna dahi razı idiler. Tabii Baykal'a başbakanlık şartıyla... Gerçekleşmedi. Yüzde 10 barajının sürpriz sonuçlar vereceğini bu sütunda on defa yazmıştım. Böylece AK Parti tek başına iktidara geldi ve birinci yılını doldurdu. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi şiddetle eleştiriliyor. Atatürk'ün partisi falan gibi erişilmez payeler verilip şiddet dozu arttırılıyor. CHP seçim kazanamayan partidir. Zira Atatürk'ün milliyetçi partisi, ondan sonra, sosyal demokrasiyi de beceremedi. Muhalefette bile yetersiz kalıyor. Merak ediyorum, gelecek seçimlerde statükocularımız hangi partiyi destekleyecekler, kimi başbakan görmek isteyecekler diye...