Yakın zaman önce, sevgili statükocularımız (ki içlerinde nice dostumuz bulunuyor), şu fantastik iddiada idiler: Avrupa Birliği, ABD gibi, Avrupa Birleşik Devletleri haline gelecektir. Fransa ve Almanya gibi dünyanın en gelenekli ve istiklâlleri üzerinde mutaassıp devletleri, ABD'nin Kaliforniya, Teksas eyaletleri benzeri federe devletler olacak, bütün dış politikalarını ve savunma sistemlerini, AB federal merkezine terk edeceklerdir! Bu şahane palavrayı yazıp çizenler de vardı. Nice okumuş yazmış, şöhretli akademisyen, tecrübeli politikacı, sağcı, solcu, ortacı dostum, okuyucum, AB'ye girmek için, devlet olarak bağımsızlığımızdan vazgeçip geçmeyeceğimizi benimle konuştular. Zor ikna ettiklerim de hiç ikna edemediklerim de hatırımdadır. Ne zaman ki Pax Americana'nın Avrasya politikası karşısında Almanya, Fransa, Belçika gibi devletler karşı çıktıkları halde İngiltere, İtalya, İspanya gibi gerçek Avrupalılar da, eski Varşova Paktı üyeleri de, BM kararı falan beklemeksizin, Amerika'nın yanında yer aldılar, statükocularımızın bu konudaki palavraları sona erdi. Aslında ABD'nin yapısı ile Avrupa devletlerinin siyasi yapılarının bambaşka şeyler olduğunu biliyorlardı. Değil Almanya, Fransa, İngiltere gibilerin, bütün Avrupa devletlerinin millî politikalarından asla vazgeçmeyeceklerine vâkıftılar. Fakat milleti kandırıyorlardı. Milleti kandırmak alışkanlığını sürdürüyorlardı ki, bu musibetten de Avrupa standartlarına ulaştığımız zaman kurtulacağız. Bir müddet önce ABD Başkanı Bush, Atlas Okyanusu'nda Asor adalarına geldi. İngiltere, İtalya, İspanya ve Portekiz başbakanları ile stratejik müttefikler sıfatıyle poz verdi. 1 Martta akıl almaz şekilde tezkere kazasına uğramasa idik, bizim Başbakanımız da Asorlar'da, onların arasında idi. Bir Demirel'in, bir Özal'ın böylesine tarihî fırsatı kaçırmaları mümkün değildi...