Kuzey Irak'taki PKK çetelerinde vuruşan Kürtlerin yalnız Türkiyeli değil, 1500 kadarının Suriyeli olduğu biliniyor. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, bunların yargılanmaksızın Suriye'ye alınacağını söyledi. Gerçekleşirse, elbette Türkiye'nin yararınadır. Ama Türkiye için emsal oluşturmaz. Suriye Cumhurbaşkanı, bizim de Türkiyeli teröristleri ne yaptıklarına bakmaksızın yargıdan geçirmeden almamızı ima etmiş gibidir. Suriyeli ve Türkiyeli PKK'lılar arasında derin fark vardır, şudur: Suriye, uzun yıllar PKK'nın karargâhı, talimgâhı idi. Örgüte yetişsinler diye çok geniş, âdetâ otonom bir arazi ayırmış, Öcalan'ı ise Şam şehrinde bir apartman tahsis ederek ağırlamıştı. PKK, Suriye'ye herhangi bir zarar vermiş, Suriye'de eylem yapmış değildir. Şimdi Irak'tadırlar, hâlâ ülkemize girip insan öldürüyorlar. 1500 Suriye asıllının Şam'da yargıya çıkınca (Suriye'de eğitim görüp Şam'dan izin alarak Türkiye'ye geçip eylem yaptık) deyip ânında beraat edecekleri açıktır. T.C. uyruğu PKK'lıların durumu ise böyle değildir. Onlar da Suriye'de eğitim görmüşlerdir ve oradan Irak'a geçmişlerdir. Silâh bırakıp Suriye'ye veya başka bir ülkeye gitseler mesele belki kapanır. Ama Türkiye'ye dönmeleri bahis konusudur. Aileleri Türkiye'dedir. Üstelik bunlar Türkçe konuşurlar. 1500 Suriye asıllı ise Türkçe değil, Arapça bilir. Ne yapacağız? Sicillerine bakacağız. Kimseyi öldürmedilerse ne âlâ. Fazla sorguya gerek yok. Ama katil iseler, yargıya göndereceğiz. Ben böyle anladım. Başka bir formül varsa, bilmiyorum. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Açılım açıklanacaktır. Gelmek isteyen PKK'lıların statüleri önceliklidir. Yasal açılım safha safha yapılacaktır ve daha sonradır. Yeni bir grubun girişinde de terslik olursa, giriş duracaktır. Bu bakımdan Açılım'ın öncelikli ve âcil bölümü kritiktir. Bütün hukuk sistemlerinde âsî ve terörist kabûl edilenlerin, silâh çektikleri millete uyum sağlamaları çetin bir iştir. Başarmalıyız.