EURO 2008, bütün Avrupa'da olduğu gibi, bilhassa Türkiye'de de haftalarca gündemin başına oturdu. Anayasa Mahkemesi'nde, Türkiye'nin bundan sonraki politik yönünü çizecek, hatta rejime istikamet verecek ağırlıktaki dava, ikinci planda kaldı. Dün gece İsviçre'nin Almanca konuşulan Basel şehrinde Federal Almanya ile yarı final maçı oynadık. Yazımız maç başlamadan kaleme alındı. Sonucu, gazeteniz Türkiye'nin bu 1. sayfasında okuyorsunuz. Spor sayfalarında uzman arkadaşlarımız en küçük ayrıntıyı ihmal etmeksizin değerlendirmelerini yapıyorlar. Almanya ile yarı final, spor tarihimize geçecek. Almanya ile ilişkilerimizi mutlaka daha da iyileştirecek. Federal Almanya, Avrupa'nın en büyük ekonomisi. Rusya ile beraber, Türkiye nüfusunu geçen iki Avrupa devletinden biri. Sosyal Demokrat iktidar boyunca Almanya, Avrupa Birliği üyeliğimizi, bugün İngiltere, İtalya, İspanya'nın yaptığı gibi candan destekledi. Hristiyan Demokratlar, Türkiye üzerinde çekince ile iktidara geldiler. Gerçeklere oturmayan, Avrupa Birliği jeostratejisine tamamen aykırı popülist bir çekince... Ancak Almanya'da Fransa ve Avusturya gibi Türkiye'ye açık muhalefet yok. Almanya'da yarısı Alman vatandaşlığına geçmiş 3 milyon Türk yaşıyor. Aynı zamanda Almanya, ekonomik ilişkilerimizin en yoğun olduğu devlettir. Her hâl-ü kârda, dün geceki futbol maçı, Türkiye-Almanya münasebetlerine sıcaklık getirecektir. Almanya'nın Türkiye üzerindeki dikkatini arttıracaktır. Türkiye gibi Almanya'yı da ayağa kaldıran bu maç, unutulacak gibi değildir. Sporun politik ilişkileri etkilediği nadir karşılaşmalardan biri olarak yıllarca hatırlarda kalacak, şu veya bu tarafı konuşulmakta devam edecektir. Millî takımımızı, -her nedense- 9 sakatı bulunmasına rağmen gösterdiği enerji ve yetenekten dolayı candan kutluyoruz.