1900 yılından günümüze kadar geçen 1 asır (yüzyıl) müddet zarfında Türkiye, gerek imparatorluk, gerek cumhuriyet dönemleri içinde, dış politikada da, içi politikada da birçok hatalar yaptı. Yetersizlikler ve ehliyetsizlikler sergiledi. Dış politikada, Türkiye devletine ve Türk milletine en onulmaz, en muazzam zarar veren ilk 3 hata -zararın büyüklüğü sırasıyla- şunlardır: 1) 1914'te Birinci Cihan Savaşı'na aptalca ve enayice girmemiz ki, 1918 sonunda imparatorluğumuzun yıkılması, bir milyon insanımızın ölmesi, Anadolu'nun ve bütün taht şehirlerimizin işgale uğraması ile neticelendi. Bir kısım Osmanlı general, subay, bürokrat ve vatandaşı düşmanı def edip Cumhuriyet Türkiyesi'ni kurdular. Bu korkunç hengâmede çok büyük çapta bir dâhinin önderliği, Türkiye'yi kurtardı. 2) Çeyrek asır önce Yunanistan'la birlikte -ve İspanya ile Portekiz'den 8 yıl önce- Avrupa Birliği üyelik müzakerelerine davet edilmemizi, onlar ortak biz pazar evlere şenlik taş devrinden ilkel sloganı ile elimizin tersiyle itip 10 yıl müddet istememiz. O tarihte şartları bizimkinden kötü olan Yunanistan davetin üzerine atıldı ve kapaklandı. Ve de Türkiye'nin girmeyi reddi, Atina'yı çifte sevince boğdu. Türkiye'nin Yunanistan'dan berbat yönetildiğinin kesin göstergesidir. 3) 1 Mart 2003'te devletimizin birçok organının ve kuruluşunun Irak'a müdahaleyi kavrıyamaması ve Meclis oylamasında fazla kabul çıktığı halde yanlış hesaplanması sonucu malum ve mahut tezkerenin reddi. Halbuki çok yakın geçmişimizde, Birinci Körfez Savaşı'nda, Turgut Özal'ın Irak'a asker göndermek için çabalarının akim kalması ile ne çapta bir iç savaşı göze aldığımız, bütün hafızalarda canlı idi. Başka bir yazımda, son asırda iç politikada yaptığımız en büyük, vahim ve telafisi gayrikabil hataları sıralamak isterim. Şimdiden birinci sırayı açıklayayım: 50 milyar doları hortumlatmamız, ekonomik krizi engelleyemememiz, ekonominin üçte ikisini kayıtsıza kaptırmamız. Bu belalara saplanmasa idik bugün rahatça 10 ilâ 15 bin dolar p.c. gelire ulaşmış ve güneşte yerimizi almıştık.