Tarihin ilk başkanı

A -
A +

Dünya tarihinde ilk defa Avrupa kıt'asının en büyük kısmını oluşturan 27 devlete ortak bir AB (Avrupa Birliği) başkanı seçildi, yanına bir de AB dışişleri bakanı verildi. Böyle bir pozisyonu ne Sezar, ne Şarlman, ne Kaanûnî, ne Hitler, hayal bile etmemişlerdi. 27 Avrupa devleti memnun mu, şenlik mi yapıyor, kutlamalar gırla mı? Ne gezer! Hiç biri, iki buçuk yıl için seçtikleri ilk başkanlarını da, dışişleri bakanı barones hanımefendiyi de beğenmedi. Başkan Belçikalı flaman, Barones ise İngiliz olduğu halde, seçim Belçika ve İngiltere'de bile küçümsendi. O halde nasıl ve niçin seçildiler? Şöyle: AB denen -Demirel'in tabiriyle- tarihin en büyük medeniyet projesi, 1945'te ABD lehine Dünya egemenliğini kaybeden Avrupa kıt'asının, bu kayba sebep Almanya-Fransa savaşları (1870-71, 1914-18, 1939-45) olmakla, bu iki iddia sahibi rakibi artık savaşamayacakları şekilde global menfaatlerin ortağı yapmak isteğinden doğdu. Bu temel içgüdü ile Almanya ve Fransa, -üstelik ekonomi bakımından Avrupa'da 1. ve 2. devlet de oldukları için- AB'yi istedikleri gibi yönlendirmek arzusuna kapıldılar. Tehlikeli bir sevdadır. AB'nin -yıllık 5 milyon dolar maaşlı- yeni ihdâs edilen başkanlığına eski İngiltere başbakanı Tony Blair gibi bir dünya politikası kurdu tâlib çıkınca Mösyö Sarkozy ile Merkel Hanım telâşa kapıldılar. Zira Fransa ve Almanya, İngiltere'yi çok kıskanırlar, bazan Avrupalı bile saymazlar. İngiltere, bir buçuk asırdan fazla Pax Britanica sahibi olduğu halde, Fransa Napolyon ve Almanya Bismark ile Hitler dönemlerinde Pax Fransa ve Pax Germenica eşiğini zorlamış, fakat tutunamamışlardır. AB başkanı Herman van Rompuy de, ikinci post durumundaki AB dışişleri bakanı Barones Catherine Ashton da, -Flaman ve İngiliz- küçük soylularındandır. İkisi de iliklerine kadar monarşisttir. Üstelik Rompuy, başarısız geçen Belçika başbakanlığında Valon (yani Belçika Fransızı) olan kendi vatandaşlarına -ırkçılık saikasıyle- kötü davrandı. Buna rağmen kendisini seçen Sarkozy'yi memnun etmeye çalışacaktır. Rompuy, Türkler'e husumetini bile belli etmeyecektir. Tarihçi olarak, Sarkozy ve Merkel'in Avrupa'yı hangi çizgiye taşıyacaklarını merak ediyorum. Fütürolog olarak ise, ikisinin de rüzgâr gibi geçeceğine eminim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.