Avrupa'nın ve Birleşik Amerika'nın dikkatleri Kıbrıs konferanslarına odaklanmıştı. Şimdi de özenle izleniyor. Ama ikinci dereceye düştü. Filistin'de Hamas örgütü liderinin İsrail tarafından vurulması, Türkiye'de bile gündemin başına oturdu. Zira, zaten azgın çizgideki terörün, daha artacağından korkuluyor. Yani Filistinliler ve onları destekliyenler, Şeyh Yâsin'in öcünü almak için İsrail'e yeni intihar komandoları salacaklar. Şüphesiz Amerika'yı ihmal etmiyecekler. İsrail'in Amerika'ya güvenerek pervasızlaştığı açıktır. Her iki taraftan yine pek çok çoluk çocuk ölecek. Filistin motifi ile oluşan terörün Amerika'yı pas geçmesi mümkün değil. Amerika'yı Irak dışında da ve fırsat bulup anavatanında vurmaya çalışacaktır. 20. asrı çok kanlı yaşayan, bu yüzyıl içinde yakasını en belâlı rejimlere kaptıran Avrupa'nın ise, teröre bulaşıp refah ve rahatının ihlâlinden ödü kopuyor. Terörle köşe kapmaca oynuyor. Ama güneybatı ucunda, Madrid'de, fena halde canı yandı. Avrupa Şeyh Yâsin'in katline sert tepki verdi. Âdetâ bu işte biz yokuz, işinizi İsrail ve Amerika ile halledin demeye getirdi. Ancak terör, Avrupa'yı, Amerika'nın müttefiki olarak görmektedir. Zaten İstanbul'da yapılacak Haziran zirvesinde Avrupa ile Birleşik Amerika'nın NATO içinde askerî ve siyasî ittifakı vurgulanacaktır. Ve bu defa büyük düşman, hiç şüphesiz, milletlerarası terördür. Bu terör, halkları Müslüman ülkelerden kaynaklanıyor. Eylemciler, Müslüman'dır. Üstelik bu savaşı İslâm adına yaptıkları iddiasında bulunuyorlar. Şu halde Amerika'nın mega süper güç sıfatıyla kendine biçtiği misyon, şekilleniyor: Terörü, kaynaklandığı ülkelerde vurmak. Bu ülkelerin sınırları ise, Washington'ın ortaya attığı Büyük Orta Doğu terimi ile çiziliyor. Ne tesadüf ki, 21. asır dünya enerji kaynaklarının üçte ikisi, bu bölgede bulunuyor.