Başbakan Tayyip Erdoğan, Bilge Kağan'ın huzuruna çıkmanın büyük şerefiyle Türkiye'ye döndü. Terör meselesini kucağında buldu. Genel af diye bir şeyin tellaffuz bile edilemiyeceğini söyledi. 3 yıl önce halkımız, arasına canileri, haydutları, eşkıyayı salan partileri sandığa gömmüştü. Aynı âkıbete uğramak isteyen parti, af kelimesini ağzına alabilir. Önce İstanbul'u kapkaççılar cenneti durumundan kurtaralım. Olağanüstü hal ve sıkı yönetim de bahis konusu olamaz. Ama teröre sert davranacağız. İngiltere'deki uygulamaları yerine getirelim yeter. Başbakanlıkta bir terör merkezi kurup işletebilmek iyidir. Ancak az iş gören mahut lâgar kuruluşlardan biri hâline getireceksek, vaz geçelim. Daha önemlisi, sınırlarımıza egemen olmaktır. Binlerce terörist, Irak'tan, İran'dan, Suriye'den, Ermenistan'dan Türkiye'ye ağır silâhları ile birlikte geçememelidir. Türkiye'den aynı ülkelere kaçamamalıdır. Güney ve doğu sınırlarımızın uzunluğunu ve engebelerini, eksiklerini elbette biliyoruz. Ama yeni tedbirlere ihtiyaç bulunduğu ortadadır. Binlerce teröristin Irak, İran dağlarından inip Türkiye'ye gelebilmesini, elbette yeniden mayın döşeyerek değil, daha teknik imkânlarla önlemek gerekir. Kendi teröristini aramak için kıt'a aşan, Afganistan ve Irak'a asker yığan Birleşik Amerika, stratejik müteffiki Türkiye'nin komşu sınırı üzerinde terörist aramasına sakınca koyuyor. PKK'lıları silâhlandırıp İran ve Suriye'ye sokarsa, hiç şaşırmayız. İkinci tezkereye red oyu veren ana muhalefet partimizin, hükûmetin Amerika ve Irak politikası üzerindeki eleştirilerini kabûl etmek kolay değil. Diğer partiler de açık tekliflerde bulunmayıp tenkit ve hakaret ediyorlar. Hâsılı dış politikamızda yörüngeler yerinden oynadı. İleri geri kaymalar oluyor. AB ile müzakereye başlayan bir Türkiye'de istikbali bulunmadığını bilen PKK, hareketleniyor. Avrupa Birliği'ndeki dalgalanmalar bizi de bıktırdı. Ama şu iki hususu asla unutmalayım: AB müzakerelerinde ne kadar ilerlersek kâr hanemize yazılır. AB ile bir çıkmaza girmemiz hâlinde ise alternatif Moskova, Şanghay, Tahran falan olamaz. Birleşik Amerika ile ekonomik ve politik tam ittifaktan başka alternatif yoktur. Üçüncü dünya alternatifi bize yüz yıl kaybettirir. Zaten benim kesin kanaatim, Rusya'nın AB üyeliğine hazırlandığı merkezindedir. Putin sürpriz bir başvuru ile Brüksel'in kapısını çalacaktır. Yanlış hesaplar içine girmeyelim.