Tarih boyunca terör, her ülkede eylem vaptı. Hiçbir din, hiçbir devlet, terörü tamamen önleyemedi. Peygamberimizin ilk 4 halîfesinin son üçü, teröristlerce katledildi. Önlenememesinin bir sebebi, meslek olmasıdır. Okulu yoktur. Ancak, dikkatle gizlenmiş ve yasa dışı kursları, seminerleri, poligonları vardır. Teröristin ayrıca asıl kimliğini saklayan göstermelik bir mesleği bulunabilir. Yalnız geçim kaynağı oluşturmasından değil, belirli ideolojilere inandırmak ve belirli hedeflere odaklamak suretiyle beslenmesi bakımından da terörün kaynakları tükenmez. Bir Arap ülkesi olan Filistin'de, dünyanın her tarafından Musevîler'in gelerek devlet kurmaları, Filistinliler'i topraklarından çıkartmaları, bu oluşumun çok kanlı geçmesi, günümüzdeki terörün başlıca sebebi sayılmıştır. İsrail'in akıl almaz bir davranışla Mescidü'l-Aksâ'ya sataşması, bütün Müslümanları incitmiştir. New York ve Washington'da 11 Eylül ve Madrid'te 11 Mart'ta yapılanlar, tarihin en şümullü terör eylemleridir. Usame bin Ladin'in yönetiminde El-Kaide örgütünün bu eylemlerin faili olduğu, çeşitli ülkelerdeki ajan ve taraftarlarıyle irtibat kurarak çok dallanıp budaklandığı anlaşılmaktadır. Şîî örgütler ise İran'la bağlantılıdır. İsrail-Filistin barışı gerçekleşse bile, terörün sonu gelmez. Terörün boyutları, devletlerin kararlılıkları ölçüsünde küçülecektir. Devletlerin umursamazlıkları, egoistlikleri, verdikleri tavizler ölçüsünde büyüyecektir. ABD, terörle savaşın liderliğini üstlenmiştir. Zira terörün en büyük hadefinin Amerika olduğu aşikârdır. Terörden dehşetli zarara uğrayan Türkiye, terörle savaşın içindedir. Teröre karşı tarafsızlık, akla bile getirilmemelidir.