Gazze savaşı Türkiye gündemine hâkim oldu. Sayın Tayyip Erdoğan, Gazze'de akan kanı durdurmak için bütün dünya devletlerinde yapılan girişimler arasında kesinlikle birinci sırayı elde etti. Sarkozy geride kaldı. Ancak bütün dünya gibi Türkiye'nin de gerçekte birinci sorunu evrensel finans krizidir. Her ülke tedbirlerini aldı. Biz de aldık. IMF anlaşması ile krizi daha rahat atlatacağımız söyleniyor. Gündem belirleyen diğer bir konu 29 Mart Pazar günü yapılacak yerel seçimler. İl genel meclisi için verilen oylar, partilerin kuvvesini gösterir. Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 47 oyunu düşürecek mi, muhafaza mı edecek, yükseltecek mi? Buna göre 2011 genel seçiminin zamanında mı yapılacağı, erkene mi alınacağı belli olacak. 20 Ocak Salı günü yani 11 gün sonra Başkan Obama, Beyaz Saray'da Başkan Bush'un yerini alacak. 1789'dan bu yana 44. ABD başkanı olacak. Şimdiden atadığı yeni hükûmet üyeleri ile ABD'nin cihan politikasını tespit edecek. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'dır. Bush'un Savunma Bakanı Robert Gates görevini sürdürüyor. Bu gelişmeleri bütün dünya ile beraber Türkiye de ilgiyle izliyor. Bilhassa nisan ayında yeni başkanın Ermenilere taziyet bildirirken tavrını merak ediyoruz. Bu tavır, Kongre'nin de tutumunu belirleyecektir. Obama, Illinois, Clinton ise New York senatörlüğünden geldikleri için, bu iki büyük eyaletin vali denen federe devlet başkanları, istifa edenlerin müddetlerini doldurmak üzere iki ABD senatörü atayacak. Dünya ve bu arada Türkiye, Obama'dan, Bush'un hatalarını düzeltmesini ve daha pek çok şey bekliyor. Başta Irak ve Afganistan ile Filistin konuları ve İran'la ilişkiler geliyor. Bana göre Obama, aşağı yukarı, Bush ne yapacak idiyse, aynını yapacak. Bununla beraber ABD tarihinde, seçilen mütevazı görünüşlü bazı başkanların, büyük reformcular olarak tarihe geçmesinin birkaç örneği vardır. Obama için de aynı ümitler saklıdır diyelim.