İsrail'le ilişkilerimizin yön değiştirmesi, istisnasız herkesin dikkatini çekti. (Van minıt) olayı vardı ama geçici bir diplomatik kapışma şeklinde algılanmıştı. İsrail'in bize verilecek pilotsuz uçakları geciktirmesi, sanıyorum ilişkilerin sarsılmasının sebebidir. Başbakan'ın lâf altında kalmak, sözünü esirgemek gibi endişelerinin bulunmadığı dünyaya malûmdur. Konya semalarımızda her yıl yapılan manevranın iptali ile infialini cihana duyurdu. Arkasından TRT'nin, cihanşümûl şiddet filmleri modasına uyarak yaptırdığı dizideki insanlığı ayağa kaldıran sahneler, oluşumu tamamladı. Şimdi ne olacak? Herhangi bir milletle dostluklar bozulabilir, ilişkiler düzelir, hayat devam eder. Yahudi (Mûsevî) husumeti ise, çok berbat bir ideoloji olan ırkçılığın en berbat türüdür. En berbatı olmasının sebebi, en bulaşıcı olmasıdır. Mikrobunu almak çok kolay, atmak çok zordur. İnsanı bir yerlere kadar götürür, ama iflâh etmez. Yahudi, Mûsevî, İsrail gene yerli yerindedir. Onun için tansiyonu düşürerek mikroptan kaçınmak doğru siyasettir. Yahudilerle 500 yıldan beri yan yana yaşadık. En az ihtilâfımızın olduğu kavimdir. Osmanlı Türkü'nün dinlere karşı ilgisizlik derecesine varan -hele o asırlar için- eşsiz müsamahası, ticareti sürekli teşvik eden devlet politikası, İmparatorluk Türkiye'sindeki kıt'a büyüklüğünde ülkelerde Yahudileri memnun etmiştir. Başka ülkelerde karşılaştıkları şiddetli husumet, Osmanlı'da meçhul bir duygu ve yönetimlerin en münasebetsizidir. 19. yüzyıl başında Rumlar, sonlarında Ermeniler azdıkça azdıkları halde, Yahudi vatandaşlarımız sâkin kaldılar. En az problemi biz Osmanlı ve Cumhuriyet Türkleri, Yahudilerle yaşamışızdır. 1856'dan itibaren Rumlara ve Ermenilere en yüksek devlet görevleri açıldığı halde, bu iki kavme nisbetle Yahudiler, memuriyete ilgi göstermediler. İşleri para ve ticaretti. Ancak Osmanlı kültürünü derinlemesine benimseyenler arasına girebilmişlerdir (bilhassa musikide). Yahudilerin milyonlarcasının Hitler tarafından soykırıma uğraması, geri kalan milyonlarcasının Alman istilâsındaki Avrupa'dan kaçmaları ve devlet kurmak için bir Arap ülkesini seçmeleri, o zamana kadar dostça yaşadıkları Araplarla düşman olmalarıyla sonuçlandı. Bu düşmanlığın ortadan kalkması tarihçinin konusu olamaz, zira 22. yüzyıla ait bir bahistir. Devamı yarına...