Dış İşleri Bakanımız, Avrupalılar'ı 73 milyon Türk'le korkutmamak için, üyeliğimize çok uzak bir muhtemel tarih verdi. O tarihe kadar üyeliği geciken bir Türkiye, pek çok şey kaybeder. Başbakanımız, Amerika'da. Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık gibi saçma sapan tekliflerde bulunmaya cesaret eden Avrupalı Devlet adamlarını (öngörüsüz, sorumsuz, vizyondan ve ufuktan yoksun liderler) şeklinde tarif etti. Haklıdır. Bu çeşit devlet adamları çeyrek asır ara ile iki defa üst üste Avrupa medeniyetini bütünüyle intihara sürüklemişlerdir. Avrupa Birliği; Almanya, uydusu Avusturya, birliğin kurucusu Fransa gibi türkofobi illeti ile mâlûl politikacıların tekelinde değildir. Yakın yıllarda Almanya ve Fransa'yı uzun müddet liyakatle yöneten Şansölye Schröder ve Jacques Chirac gibi önemli devlet adamları, üyeliğimize destek vermişlerdir. Avrupa'da üyeliğimizi destekleyen İspanya ve İtalya başbakanları iktidardadır. İspanya kralı Juan Carlos ve İsveç kralı 16. Karl Gustav'ın geçen hafta, Türkiye üyeliğini vurgulayan beyanları ilgi çekti. Zira bu devletlerde hükümdarlar, gündelik politikaya karışmaz, ancak en önemli konularda konuşurlar. Her iki kralın Fransız asıllı hanedanlara mensup bulunmaları da enteresandır. AB dönem başkanı İsveç başbakanı Frederik Reinfeld, Avrupa İşadamları konfederasyonu başkanlar konseyinde konuşurken "Türkiye'yi AB üyeliği için destekliyoruz" dedi. Bu konseye 33 Avrupa devleti üyedir ve (Avrupa özel sektörünün NATO'su) denmektedir. TÜSİAD da katıldı. Ancak son zamanlarda TÜSİAD'ın sesi kısıldı. Henüz başkan seçemediler. Avrupa Parlamentosu'nda Yeşiller grubunun lideri meşhûr Daniel Cohn-Bendit keza, üyeliğimizin şart olduğunu söyledi. Finlandiya'nın Nobel Barış ödüllü eski cumhurbaşkanı da üyeliğimiz üzerinde kesinlikle durmuştu. Dünyanın mükemmel demokrasileri sayılan -Ece-vit'in çok özendiği- Kuzey Avrupa devletleri, AB üyesi olmamızı istiyorlar. -Yunanistan dahil- önemli Akdeniz ülkeleri keza... Bize gelince, AB müzakerelerinde yılda ancak 1 fasıl kapatmak derekesine düştük. Bu tempo ile, Prof. Davutoğlu'nun verdiği tarihe bile yetişemeyeceğiz. Ancak Birlik dağılma evresine girdiği dönemde üyeliğimiz gerçekleşeceğe benziyor. Karadağ ve Sırbistan'a Şengen vizeleri verilen bu günlerde bizim sesimiz bile çıkmıyor. Vize sorunu gündemimizde bile yok. Çok utanıyoruz.