Vakıflar Yasası

A -
A +

Varlık Vergisi'nden sonra, 6/7 Eylül Olayları denen acayip eylemle, azınlıkların üzerine gittik. Tam bir "barbarlık" olayı idi. Tesadüfen o gece İstiklâl Caddesi'nde idim. Bir yerlerden derlenmiş, hapishane kaçkını birkaç yüz genç adam, Türkiye'nin en zengin caddesine dolmuş, tabelalarına bakıp azınlık olduğuna kanaat getirdikleri mağazaların vitrinlerini, kapılarını kırıp yağmalıyordu. Kilometreler boyunca cadde, tahrip edilen mallar, kumaş stokları ile dolmuştu. Bazı kiliselere girildi. İki veya üç rahibin öldüğü söylendi. İnsanca zayiat ve yaralama olmadı. Önemli sayıda azınlık nüfus, İstanbul'u âdeta boşalttı. Azılı Türk düşmanı kesilerek Avrupa'ya, Amerika'ya, Orta Doğu'ya yerleşti. Devlet de Hristiyanların vakıflarına el koydu. Halbuki devletin, yargı kararı olmaksızın siyasî sebeplerle vatandaşın malına el koyması -ki müsâdere denir- daha Sultan Mahmud tarafından sonsuza kadar yasaklanmış ve bu irâde, Reşid Paşa tarafından 1839 Tanzimat Fermanı ile defalarca teyid edilmişti. Yunanistan'ın ve bizden ayrılan diğer Balkan ve Orta Doğu devletlerinin Türk vakıflarını yağmalaması, müsaderesi ve tazmine yanaşmaması bizi birden çok kızdırmıştı. Haklı idik de, hakkımızı nasıl savunacağımızı bilmiyorduk. Bu durumu Birleşmiş Milletler'in milletlerarası yargı organlarına, Avrupa platformlarına taşıyamadık. Öz vatandaşlarımız olan Gayri Müslimlerin vakıflarına el koymak kolayımıza gitti. Bugün, milletlerarası yargıda ağır tazminat istekleri ile karşı karşıyayız. Yetersiz, âdeta mahcubane bir Vakıflar Yasası çıkarmamıza rağmen, bu yasa, Cumhurbaşkanımız'ca veto edildi. Vakıfları doğru dürüst iademizden başka hiçbir Avrupa Birliği'nin isteklerini durdurmayacaktır. Bizim de artık miskinlikten sıyrılıp Türk vakıfları için mutlaka milletlerarası arenaya çıkmamız gerekiyor. Ancak AB bizden, Hristiyan vakıfları dışında, Hristiyan hakları konusunda da taleplerde bulunuyor. Ve bizim bu konuyu kavramakta pek çok zorlandığımız, âdeta havsalamızın almadığı derecede önem ve ağırlık veriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.