Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye çizdiği yol haritası, yalnız Türkiye'de değil, başta İngiltere, bazı üye devletlerde de beğenilmedi. Zira 27 üye içinde çok ufak, çok yeni ve hâlâ haydut-devlet bünyesinden çıkmamış, eski bir terörist tarafından yönetilen Güney Kıbrıs, hemen hemen bütün Avrupa kıt'asının mukadderâtını bağladı (27 devlet dedim, Romanya ile Bulgaristan iki hafta sonra tam üyeliğe geçiyor.) İngiltere başbakanı Tony Blair Avrupa'nın Türkiye'ye arkasını dönmesi büyük stratejik hata olur dedi. Cihan imparatorluğu diplomasi tecrübesini dile getirdi. İngiltere Başbakanı, bu akşam Ankara'dadır. İktidarın fikri de, İngiltere'nin değerlendirmesi paralelindedir. Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye'ye haksızlık yapıldı dedi. Yardımcısı ve dış işleri bakanı Abdullah Gül Avrupa Birliği'nde vizyon eksikliği var, biz yolumuza devam ederiz şeklinde konuştu. Daralan kapının açılması, AB ileri gelenlerinin, Kuzey Kıbrıs'a uygulanan insanlık dışı utanç verici kısıtlamaları hafifleştirme teşebbüslerinin başarısına bağlı. O takdirde biz de adım atabileceğiz. Zaten böyle bir imza da vermiş durumdayız. Bu durum bile ancak tansiyonu düşürür, Kıbrıs sorununu çözmez. Sorunu Birleşmiş Milletler'in çözmesini ise çok bekleriz, bir şey çıkmaz. Biz galiba dünyayı Birleşmiş Milletleri'in idare ettiği yanlışına kapılmış gidiyoruz. Bu doğru değil. Dünyayı başta ABD, büyük devletler yönetiyor. ABD şimdilik AB üyeliğimizi destekliyor. Biz, ABD'nin Orta Doğu politikasını desteklemiyoruz. Amerika'ın bizi Birleşmiş Milletler'de de desteklemesi için çok yakınlaşmamız lâzım. Bunu becerebilsek bile BM'de karşımıza Rusya çıkabilir, Çin çıkar. İyi çözüm çözümsüzlüktür süper politikası bizi, bu çaresizliklere taşıdı. Hem ABD, hem AB ile aramızda mesafe oluştu. Bu mesafeyi hızla kapatmalıyız. AB'nin tek alternatifi, üye olmaksızın Avrupa seviyesine yükselmemizdir. Olumsuzlukları aşabilmek için, yolumuzu şaşırmamamız şarttır. Asırlarca gül gibi yönettiğimiz ülkelerin becerdiğini bizim beceremiyeceğimiz diye bir şey mümkün değildir.