Hükûmet yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulacak tezkere için karara varırsa, ABD, Kuzey Irak cephesini Türkiye üzerinden açabilecek, aksi takdirde vazgeçecektir. Bu takdirde Amerika, fazladan milyarlarca dolar harcıyacak ve zayiat verecektir. Böyle olduğu halde Washington'ın Ankara ile uyuşmakta ayak diremesi, stratejik müttefiki ve ortağı Türkiye'ye yarım yüzyıldan beri izleyegeldiği çok muktesit ve fazla hesaplı politika alışkanlığından kaynaklanıyor. Ankara'nın talepleri kabûl edilse bile, bunları Kongre'den geçirecek zaman yoktur. Beyaz Saray'ın taahhütleri çerçevesinde kalacaktır. Çekiç Güç'ten cesaretlenen ABD, bu defa Türkiye'den, fevkalâde kapsamlı ve şümullü isteklerde bulundu. Ama taleplerinin karşılanabileceği şartların ne olduğunu bizden sormayı ihmal etti. Amerika'nın, Irak'ı işgal ettikten sonra ne yapacağını, nasıl bir yeni Irak tasarladığını açıklamaması, detaylandırmaması, keza dikkatleri çekiyor. Şimdiden bir şeyler söyleyip bağlanmak istemiyor. Gelişmelere göre siyasetini ayarlıyacaktır. Şu anda Amerikan aleyhtarlığı bütün dünyada zirvededir. Daha da artacaktır. Savaştan hemen sonra, diyelim ki nisandan itibaren, Amerika, tansiyonu düşürmeye çalışacaktır. Bunu, menfaatlerine öncelik ve İngiliz çıkarlarına ikincilik vererek yapmak durumunda bulunduğu için, birçok ülkede memnuniyetsizlik ve hayal kırıklığı yaşanacaktır. Bu safhada Türk-Amerikan ilişkileri, patetik bir ivme çizebilir. Amerika, Irak konusunu kendisine göre çözümledikten sonra durmayacaktır. Durursa düşeceğini bilmektedir. Başka ülkelere sarkacaktır. Pax Americana'yı olgunlaştıracak, doruğuna çıkartacaktır. Doruktan kaymak ve düşmek, yükselmekten çok daha hızlı olur. Tarih kanunları böyle işlemiştir. Bu oluşumların vuku bulacağı zaman diliminde, gemisini kurtaran kaptandır. Bütün devletler için böyledir.