Yargıtay ve MİT

Bu konuya hiç girmek istemezdim. Ama gündemin başlarındaki yerini sürdürdüğü için pas geçilemez hâle geldi. Konuya karşı hevessizliğimizin bir sebebi, Türk'e ve Türk devletine yaramaz olduğu hakkındaki kesin kanaatimizdir. Diğer bir sebep, -samimiyetle itiraf etmemiz şarttır- mevzuyu kavrayamamamızdır. Bu tip olayların gerçeklerine inebilmek her ülkede zordur, imkânsız bile denebilir. Görünenin ardındaki maksatları, hedefleri, kişileri belirlemek müşküldür. Bir şey bulduğunuzu sanırsınız. O bulgunun ardında nice şeyler mevcuttur. Başka bir sebep, yargıya ait bir konuda etkili olmak arzusundan uzak bulunmamızdır. Bunların belki hepsinden ağırlıklı sebep, böyle bir konunun, Avrupa Birliği'nin eşiğinde zuhur etmesinin zararlı ve kötü sonuçları doğurabileceğidir. Sanıyorum telefon dinlenmesi hakkındaki Yargıtay kararı, birtakım açıklamaları körükledi. Bu kararın, her ülkenin başının büyük belası olan organize suçların tespit edilmesini çok güçlendireceği hususunda hukukçularımızın görüşüne katılıyoruz. Kaldı ki, sayın Abdullah Gül'ün işaret ettiği gibi, günümüzde kamuyu ilgilendiren gelişmelerin saklanması, gizli kapaklı işlere girişilmesi mümkün değildir. Hem demokratik ilkeler, hem bilgi edinmedeki teknik ilerlemeler, artık olur olmaz şeyin devlet sırrı veya hikmet-i hükümet iddiasıyla vatandaştan gizlenmesini engelliyor. Yargı, devletin temelidir. Doğru, adaletli ve tarafsız yargı, demokrasinin esasıdır. Ancak yargı, bütün hatalardan ve yolsuzluklardan masun değildir. Böyle bir dokunulmazlığı yoktur. Devletin olmazsa olmaz kurumlarından biri, haberalma örgütüdür. Bu örgütlerin de hatalardan ve yolsuzluklardan uzak oldukları iddiası, hiçbir devlet için kabul edilemez. Türkiye'nin hayati devlet teşekküllerinin karşı karşıya gelmeleri veya getirilmeleri, bizi pek çok üzer. Bu kurumlar artık, Avrupa devletlerinde nasıl işliyorlarsa, bizde de aynısı olacaktır.