Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği için müzakereye yeterli olup olmadığı üzerindeki tarihî rapor, yarın Brüksel'de bütün dünyaya yayınlanacak. Bizim kadar pek çok devlet de metni görmek için merakla bekliyor. Zira Türkiye'nin durumu her kıt'adaki ülkeleri etkileyecek bir ağırlık taşıyor. Türkiye'nin şurada veya burada durması, olağanüstü önemli. Buna jeostratejik konum diyoruz. Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi içine almasının birinci sebebi, budur. İkinci sebebi, çok güçlü silâhlı kuvvetlerimizdir, AB bundan yararlanmak istiyor. Daha hayli sebep var. Bunlar, aleyhimizdeki sebeplere nisbetle fevkalâde ağır basıyor. Buna rağmen raporda Türkiye'nin tam üyeliği için 9 yıl veriliyor. 2014 yılında tam üye olabileceğiz. Her 6 ayda bir ilerleme raporu ile Türkiye'nin Avrupa müktesebatına uygunluğu belirtilecek. Savsakladığımız konular olursa, Brüksel, müzakereleri askıya alabilecek. Efendim, diğer bütün üyelerin ve komünizmin pençesinden henüz halâs olmuş devletler için bu şartlar konmamıştı. Bizim için kondu ve bunlara uyacağız. Zira Yunanistan'la birlikte üyeliğimizi reddetmenin tarihi cezasına elbette katlanacağız. Koskoca Türk devletinin çeyrek asır önce aklı nerede idi? Akılsız başlar, darbe yiyerek kendine getirilir. Bununla beraber yarın yayınlanacak rapor, Türkiye'ye AB yolunu çizecek nihâi metin değildir. 17 Aralık Cuma günü, 25 AB üyesi devlet ve hükûmet başkanı toplanarak, Brüksel teknik raporuna dayanarak siyasi bir karar verecekler. İki buçuk ay zarfında yapacaklarımız, olumlu ve olumsuz olarak 25 devletin yöneticilerini etkileyecek. NATO üyelikleri ve Avrupa kuruluşlarına girmeleri için oy verdiğimiz devletlerden bir zorluk beklemiyoruz. Müzakereler başladıktan sonra, 2014 tam üyelik tarihini erkene almak elimizdedir. Tabiatıyla çok büyük gayret işidir. Ancak bu gayreti gösterecek milli potansiyel mevcuttur. Bu potansiyeli doğru yönde harekete geçirecek bir politika izleyerek, geçmişte yaptığımız radikal hataları kısmen tamir edebiliriz. Bunu yapamayanların milletten en küçük sempati göremeyecekleri açıktır.