Yeni Anayasa metni üzerinde çalışmalara seçimlerden hemen sonra başlanması, devletimizin istikbali ve ikbali bakımından hayırlı bir girişimdir. Sayın Başbakan'ın vaad ettiği gibi uyum içinde cumhurbaşkanı seçilirse, büyük bir siyasî kriz çözüldükten başka, yeni anayasanın uyum içinde gerçekleşmesi de mümkün olur. 1961 ve 1982 anayasaları, iki ihtilâl yasasıdır. Yasaklardan bahseder. Seçilmişlere, Yüce Meclis'e ve içinden çıkardığı hükûmete hiç güvenmez. Onların yetkilerini, seçilmemiş organlara bol keseden tevzi, ikram ve ihsan eder. Demokratik değildir. Üstelik Atatürk anayasalarına temelden aykırıdır. Kuvvetler ayrılığını acayip bir uygulamaya dönüştürmüştür. Millî irâde kaale alınmamıştır. Ama 1961 ve 1982 anayasaları halk oyuna sunuldu. Kabûl edildi. Meşrûlaştı. Zira halkımız, askerî yönetimden bir an önce kurtulmak için oy verdi. Atatürk anayasasını lagv ve ilga eden 1961 ve 1982 anayasalarımız, Atatürk adını kullanmışlardır. Halbuki 1923'ten 1960'a kadar yürürlükteki anayasada (ki 1876 ve 1920 anayasalarına dayanır), Atatürk yoktur. 1982'de üstelik Prof. Turhan Feyzioğlu'nun icadı Atatürk milliyetçiliği kavramı görülür. Atatürk, kendisini Türk milliyetçisi saydığını bin defa söylemiştir. Kendisine mahsus bir milliyetçilik iddiasında bulunmamıştır. Türk milliyetçiliği yerine Fransızca Kemalizm'in tercümesi Atatürk milliyetçiliği denmesi, 1982 Danışma Meclisi'nde tartışma konusu olmuştur. Ohalde nasıl yapalım? Atatürk, gelmiş geçmiş en büyük Türk milliyetçisidir. Üstelik yeni bir rejimle kurulan devlet onun eseridir. Bu bakımdan adını yeni anayasanın dibacesinde anmak gerekir. Hiç adı geçmezse, maksat aşılır. Atatürk'e, cumhuriyet inkılâplarına amansız düşmanları sevindirir. Cumhurbaşkanı sembolik duruma getirilmelidir. Senato gereklidir. Parlamenter sayısında mübalağa edilmemelidir. Seçim sistemi reformdan geçirilmelidir. Milletvekilinin para pul işleriyle ilgisi kesilmelidir. AB kriterleri esastır. Bu derecede hayatî konuları, ayrı ayrı ele almak lâzım.