Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kutluyoruz. Ve çok şey bekliyoruz. Zira tek başına iktidardır. Bir kaç bağımsız oyla birlikte Anayasa'yı değiştirecek güce bile sahiptir. Bugüne kadar hiçbir parti Anayasa'yı değiştirecek orana ulaşamamıştı. Seçmen, haklı olarak orta sınıfı yok eden, aldığı borcu faizcilere ve hortumculara yatıran, milletin parasının çalınmasını engelliyemeyen partileri devre dışı bıraktı. Millî irade, böyle oluştu. AK Parti ve Sayın Tayyip Erdoğan, milletçe tevdi edilen sorumluluğun idraki içindedir. Ana muhalefet lideri Sayın Deniz Baykal da bu sorumluluğu paylaşıyor. Onu da kutluyoruz. İkisi de, seçimlerin hemen akabinde son derece makul beyanlarda bulunup siyasî huzuru sağladılar. İki parti arasında işbirliği, birinci derecede Avrupa Birliği için olacak. İki liderin birlikte Avrupa turuna çıkmalarında sayılamıyacak derecede millî menfaat vardır. AK Parti'nin Merkez Sağ'ı, muhafazakâr demokratları değil, ılımlı dincileri temsil ettiğini ileri süren Avrupa, Türkiye'de yeni iktidarı benimsiyecektir. Bu da bizim önümüzü açar. Her iki partinin müfritleri mevcuttur. Bunları itidalde tutmak, genel başkanların dikkatleriyle mümkündür. Türkiye'nin dışarıya güzel imaj vemesi ve içte huzursuzluk çıkmaması şarttır. Aksi takdirde, kayıtlı seçmenin yüzde 75'inin geçerli oy verdiği seçimlerde yüzde 45 oyun Meclis dışında kaldığı motifi vurgulanacaktır. Yüzde 45'in temsil edilmemesinde ne Erdoğan'ın, ne Baykal'ın kusuru bahis konusu değil. Sorumlular, Türk politikasına verdikleri ağırlıkla vatandaşı bıktıran Bahçeli, Çiller, Yılmaz, Ecevit'tir. Sayın Erdoğan, kendisini Menderes'in ve Özal'ın muakkıbı gördüğünü söyledi. Biz de bunu bekliyoruz. Onlar gibi büyük işler yapabilmesini istiyoruz.