Silahlı Kuvvetlerimiz, Avrupa Birliği düzenine geçiyor. Zira Atatürk'ün Türkiye'ye muâsır medeniyet seviyesini hedef gösterdiğini biliyorlar. Avrupa kriterleri, çağdaş uygarlık düzeyidir. İnkılâplarımızın daima savunucusu, hatta öncüsü olan Türk subayının, bu hedeften sapması bahis konusu değildir. Siyasi otorite ile asker arasında sürtüşme olmamalıdır. 3 defa oldu. Her iki taraf, ama bilhassa Türkiye büyük zararlara uğradı. Bugün aynı şeyleri hayal edenlere şurada burada rastlanmakla beraber, artık bu çıkmaz yol tıkanmıştır. Siyasetçilerimizin, Avrupa standartlarına gelmeleri gerekiyor. Parlamenter dokunulmazlığının sınırları, milletvekillerine yasaklanan faaliyetler, demokrasinin yazılı bulunmayan etik kuralları, Avrupa Birliği'nde ne ise, bizde de tıpkısının aynısı olacaktır. Bundan kaçınmak, çekinmek, gecikmek boştur. Türk subayı, bu yeni düzen içinde, bin yıllık saygınlığını koruyacaktır. Zaten subay, bütün demokrasilerde saygın ve seçkin bir zümredir. Ancak irtica, bölücülük ve Atatürk muarızlığı gibi üç konuda, Türk subayının endişesi olmamalıdır. Bu üç akım, marjinallikten çıkıp uygulamaya intikal eder gibi olunca, askerin huzuru bozulmaktadır. Bu üç akımın Türkiye Cumhuriyeti'nde geçerliliği, hiçbir şartta mümkün değildir. Ama bu bahaneyle de fikir hürriyeti asla kısıtlanamaz. 7. Uyum Paketi, demokrasi dünyasında çok olumlu karşılandı. Türkiye'nin bu imajını bozmayalım. Türk insanının istikbalini karartacak davranışlardan kaçınalım. Birtakım mihraklar ve statükocular, kısa akıllarınca, askeri iktidara karşı kışkırtmak istiyorlar. 1950'den bu yana bu kişilere iktidar ve siyasi parti ve lider beğendirmek mümkün olmadı. Fazla tecrübesi bulunmayan AK Parti, böyle tuzaklardan uzak kalmalı. Zaten her iktidar gibi becerebilirse kalacak, beceremezse gidecektir.