Yepyeni bir dönem başladı

A -
A +

Batılılar'a göre Türkiye, statükocu bir devletti. Daha 1876'da demokrasi tecrübesine girmiş, bir türlü çağdaş demokrasiyi yakalıyamamıştı. Radikal reformlar yapamıyor, demokrasi içinde kalkınmanın üç büyük lideri Menderes, Demirel ve Özal'ı kolayca harcıyabiliyordu. Kopenhag kriterlerinin Yüce Meclis'imizden ard arda çıkıp tamamlanmasındaki sür'atimize şaşırdılar. Hayran kaldılar. Bazılarının canları sıkıldı. Prodi, beklenmeyen bir hızla reform yaptığımızı açıkça söyledi. Ancak bu hızımızı devam ettirebileceğimiz hakkındaki şüphesini de hiç saklamadı. Ne dersiniz? Galiba bizi bizden iyi tanıyorlar. AB üyeliğimiz bahis konusu olmasaydı, şu andaki hedefimiz 5000 dolar p.c idi. Bununla, avunmak ne kelime, öğünürdük de.. Lüksemburg'un kişi başına 60.000 doları geçtiği bir kıt'ada artık yerimiz münakaşa konusu idi. Daha radikal davranamazdık. Radikal inkılapçılar çıktığı takdirde haklarından gelirdik. Bürokrasimiz maşallah, mevzûât hazretlerinin içinde boğulup kalmıştı. Her alışkanlığını, değişmez ilkeler sanıyordu. Büyük Reşid Paşa, o asrın ihtiyaçlarını mükemmel karşılayabilmesi için büyük imtiyazlar vererek kurmuştu. Bürokratların imtiyazlarını, İttihad ve Terakki partimiz, cumhuriyetin bile kılına dokunamadığı ünlü bir yasa ile perçinlemişti (Me'mûrîn Muhâkemât Kaanûn-i Muvakkatı). Bürokrasinin yeterli gördüğü reformlar ise, milletin ihtiyaçlarını karşılayamadı. Gittikçe gerilere düştük. Daha 2006 yılında, müzakerelerin inşallah sonuna yakın, bütün dünyada daha saygın bir Türkiye oluşacaktır. Bundan imanım kadar eminim. Orta Doğu'da ve Orta Asya'da örnek ülke hâline geleceğiz. Milyarlarca dolar yabancı sermaye çekeceğiz. Sayın Erdoğan'ı, Sayın Gül'ü ve arkadaşlarını kutluyorum. Yep yeni bir döneme adım attık. Haftayı iyi kapatıyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.