YÖK tartışmasının inanılmaz boyutları

A -
A +

YÖK tartışmasının boyutları büyüdü. Hükûmet, yasayı Yüce Meclis'e sunmaya ve çıkarmaya karar verdi. Tabiatiyle kabûl edilecek. Sonra bir yerlerde takılıp kalacak. Statükoyu savunanlar, reforma ve inkılâba istemezük! diyenler, nefret ettikleri AK Parti'yi, Kıbrıs konusunda tökezleteceklerinden emîn idiler. Halbuki iktidar zaferle değilse bile, küçümsenemez bir başarı ile çıktı. Statükocular, AK Parti hakkındaki niyetlerinden vazgeçtiler mi? Ne gezer! Laiklik konusunda bu partinin hata yapmasını beklemeye başladılar. Bu konuda hata yapmamasının, eşyanın tabiatına aykırı bulunduğunu söylüyorlardı. Zira aralık ayından önce AK Parti sorununu çözümlemek(!) durumunda idiler. Aralık ayında Türkiye'yi Avrupa Birliği ile müzakere masasına oturtan bir AK Parti ile artık mücadele imkânı kalmayacaktı. Bir genel seçimi daha garantileyecekti. Binaenaleyh iktidar nasıl davranmalı idi? Türk milletinin bütün istikbali ve çağdaş uygarlık düzeyine erişme şansı Avrupa standartları olduğuna göre, aralık ayına kadar, bir iç çekişmeden kaçınması gerekiyordu. Her türlü kışkırtmaya karşı soğukkanlılığını yitirmemesi lâzımdı. Anayasa kurumları ve medya ile münakaşaya girmemeli idi. Zaten bir yerlerden döneceği belli YÖK kanunu için kendisini ne kadar haklı görürse görsün, üzerinde durmamak daha iyi di. Öyle olmadı. İktidar, boğazına kadar YÖK'e battı. Politik öngörü ile uyuşur tutum değildi. Haklı olmak meselesi hiç değildi. Esas hedefi kaybetmemek meselesi idi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin ötesinde ağırlık taşıyan hiçbir sorunu olamazdı. Şimdi siyaset, tansiyonu hızla düşürmektir. Tansiyonu yükseltecek tavsiyelerde bulunanlara iltifat edilmemelidir. Statükocular, tansiyonun âzamîye çıkmasına çalışacaklardır. Bu tuzağa düşülmemelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.