Zina konusu inşallah kapandı. Ama bir iktidarın nasıl saplantılara düşebileceğinin misali olarak yakın tarihimizdeki bir çok örneklerinin yanında, hafızalarda kalacaktır. Zararsız kapanmış da değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi zarar gördü. Zira pek çok kişiyi, partinin niyetleri hakkında şüpheye düşürdü. Üstelik partide her zaman yararlı fikirler üretilmediğini gösterdi. AK Partililer -bir kısmı diyelim-, vatandaşın, zinanın medenî kanunda ve çok daha ağırlıklı olarak Cenâb-ı Hak nezdinde cezalandırılması ile yetinmeyip hapis müeyyidesi getirilmesi istediği üzerinde yanıldı. Bir ankette, sorduğunuz soruya göre cevap alırsınız. Kimse zina taraftarı bir cevap vermez. Soruyu şu şekilde sormak gerekiyordu: Zinaya, AB kriterlerine aykırı bulunmasına ve AB ile ilişkilerimize halel getireceğini göze alarak, ceza yasasında yer verelim mi? Bu sorunun cevabı, hip şüphe buyurmayınız, yüzde 90 oranında koskocaman hayır!dır. Kimse zinayı savunmaz ve savunamaz. Ama Avrupa Birliği Üyeliğinin en büyük kurtuluş ümidimiz olduğunda artık millî mutabakat vardır. Üyeliğimizi tehlikeye atacak hiç bir teklife milletimiz razı olmayacaktır. Zira 200 senelik gayretlerimiz, bunca inkılâplar, bunca devrimler ve devirimler bizi 3000 doların utandırıcı çemberinden kurtaramamış, dünkü eyaletlerimizin gerisine düşürmüştür. İç dinamiklerle atılımın yetmediği ortadadır. Şimdi, 4000 dolar per capita ve 9000 dolar iştira gücü olarak millî gelire ayak bastığımız, ümitlerimizin yeşerdiği bir süreçte, bu zina meselesini hangi akl-ı evveller iktidara telkin etti. AK Parti'nin daha önceki bazı yasalardaki gibi, çekirdek bir zümreye veya parti örgütüne hitaben bazı şeyler yapmak istedik, ama görüyorusunuz AB (veya asker yahut basın veya ve saire) engelledi politikası yürüttüğü iddiası var. Bu iddiaya katılmıyorum. Zira AK Parti; oylarının büyük kısmını, diğer partilerin, liderlerinin kötü icraatından, vatandaşı yoksullaştırmasından, katil ve hırsızları salıvermesinden dolayı seçmen tarafından -yüzde 10 barajının da büyük yardımı ile- sandığa gömmesi ile kazandığını elbette biliyor. Ama en kötüsü, bu zina konusunun, Avrupa Birliği hâfızasında, Türkiye'nin niyetleri hakkında şüpheler oluşturması ihtimalidir. Böyle bir şüphenin sonuçları bizim için kötü olur. Çıtalar yükseldikçe yükselir, atlamakta zorlanırız.