Çakalların kırk hikâyesi de 2023 üzerine

Sesli Dinle
A -
A +
Nihayet 2022 yılını geride bıraktık ve bu nasipse sizlerle paylaştığım 2023’ün ilk yazısı.
 
Başlarken maskelerden ve pandemiden kurtulacağımıza dair umutlarımız vardı.Nitekim öyle de oldu fakat pandemi süreci tüm dünyayı bir daha asla geriye dönmeyecek şekilde değişime uğrattı.
 
Geldiğimiz noktada birçok şey artık pandemi öncesi gibi değil.
 
Bunun dışında, 2022 yılı da pandeminin sona ermesine rağmen zorluklar ile dolu koca bir yıl oldu.
 
2023 yılının da 2022 yılına göre daha umut verici bir yıl olacağını hiç zannetmiyorum çünkü yaşanan süreçler ve yaşanmış olanlar bunu göstermekte.
 
Dünya dengeye oturmadı
 
Soğuk Savaş sonrası dünya yeni bir dengeye oturmadı ve hangi esaslar üzerinde bir dünya kurulacak bunu da kimse bilmiyor.
 
ABD, hegemonyasını bir kaos üzerinden tekrardan tahkim etmek istiyor, bu son derece açık. Ukrayna’dan Afganistan’a Suriye’den Tayvan’a kadar dünyanın ateşe verilmesinden ya da verilmek istenmesinden bunu anlamak mümkün.
 
Peki paranın sahipleri bu konuda ne düşünüyor?
 
17. yüzyıldan bu yana biliyoruz ki feodaller, krallar, köylüler, kilise ve paranın sahipleri arasındaki mücadele farklı boyutlarda ve farklı ilişki biçimleriyle ve farklı aktörler ile devam ediyor.
 
Demem o ki, dünya salt devletlerin kulağından tutup bir yerlere sürükleyebileceği bir dünya olmaktan uzaklaşalı çok ama çok uzun zamanlar geçti. Şimdi de olayı salt devletler ya da salt ABD üzerinden değerlendirmek bizi doğru sonuca götürmeyecektir.
 
Güneydoğu Asya’nın üretim ve tedarik zincirleri konusundaki vazgeçilmezliği, finansın Batı’yı terk etmeye olan temayülü, kripto paralara dair hâlâ kafa karıştıran sualler, Çin’in ABD savunma bütçesinin hemen hemen yarısına ulaşan askerî harcamaları, bilginin merkezî denetimin dışına kaçışının engellenememesi, Batı’nın yeni dünyaya dair söyleyeceklerinin her geçen gün daha da kısırlaşması bize ‘para bu olan bitenin neresinde?’ sualini de sorduruyor.
 
Bu yüzden de diyorum ki dünyanın bundan elli sene sonra oturacağı düzen; yine devletlerin, paranın, şirketlerin ve fertlerin mücadelesi sonucu ortaya çıkacak.
 
Böyle bir ortamda ülke olarak son derece pragmatik, güçlü, istikrarlı ve gelecek vizyonuna sahip olma zorunluluğumuz daha da artıyor.
 
Bu parametrelerde güçlü bir pozisyonumuzun olmaması, yeniden kurulan bir dünyada bizi özne olmaktan çıkaracak ve nesne olarak birilerinin elinde hamur gibi şekil verilen bir metaya dönüştürecektir.
 
Reuters’tan Deutsche Welle’ye, Macron’dan Biden’a, Hafter’den Dendias’a varana kadar her ağızdan duyageldiğimiz rahatsızlığın sebebi, bu saydığımız güç odaklarına geleceğimizi teslim etmeksizin yol yürümemizden kaynaklanmaktadır.
 
İşte 2023 yılı bu konularda ülke olarak bir yol ayrımında olacağımız bir yıl olacak.
 
2023 yılında millet olarak tercihlerimiz gelecek yüzyılımızı da şekillendirecektir.
 
O yüzden Washington D.C’den Londra hattına, Berlin’den Atina hattına kadar ne kadar derin yapı varsa tüm unsurları ile teyakkuzda.
 
Hepsinin umudu Erdoğan’ın gidişi üzerine
Meşhur bir söz vardır bilirsiniz, ‘Tilkinin kırk hikâyesi varmış, kırkı da tavuk üzerine’ diye, işte tam bunun gibi Biden’ın da Dendias’ın da Esad’ın da Tahran’ın da Macron’un da kırk türlü hikâyesi var kırkı da Erdoğan’ın gidişi üzerine.
 
Bunları ben uyduruyor değilim elbette, Biden’dan Dendias’a, Macron’dan Paşinyan’a varana kadar hepsinin ağzından defalarca duyduk duymaya da devam ediyoruz.
 
Biden, New York Times gazetesi editörleri ile 16 Aralık 2019 tarihinde yaptığı toplantıda ‘Çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi, onlarla (Türkiye’deki muhalefet ile) doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile...’ diyor.
 
Dendias ise 11 Kasım 2022 tarihinde yaptığı açıklama ‘Türkiye'deki seçimlerden sonra, Türkiye ile olan tek ikili anlaşmazlığımızı her zaman Uluslararası Deniz Hukuku temelinde müzakere edebileceğimizi umuyoruz’ diyor.
 
Acaba daha ne demelerini bekliyoruz?

Sadece bunlar ile sınırlı değil

2023 terör ile mücadelemizin taçlanarak Türkiye’ye yıllardır bedel ödetmiş bu sorunun ortadan kaldırılacağı bir yıl mı olacak, yoksa terörün bumerang gibi geri gelebilmesinin şartlarının oluşturulacağı bir yıl mı olacak, biz karar vereceğiz.
 
Enerji politikalarımızın, birilerinin uykularını kaçıran savunma sanayii siyasetimizin, Kıbrıs ve Maraş’ın yeniden erişime açılması gibi ortaya konulan dirayetli siyasetimizin ve Mavi Marmara’dan Libya’ya, Suriye’den Kafkasya’ya kadar geliştirdiğimiz siyasetin devamına ya da nihayetine karar vereceğimiz bir yıl olacak 2023.
 
Hiç kimse bu siyaset tarzımızın partiler üzeri bir konu olduğu gibi ezberleri önümüze koymasın.

Neden mi?

O zaman tezkereye hayır demenin, Suriye’den derhâl asker çekeceğiz demenin, Maraş’ı sakın yaşama açmayın diyerek parmak sallamanın, Mavi Marmara’da ve Libya ile olan ilişkilerde haddi aştığımızı söylemenin, Rusya ile ivedi olarak ilişkilerin sonlandırılmasını söylemenin, Azerbaycan’a verilen destekten rahatsız olmanın gerekçelerini ne ile izah edeceksiniz?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.