Dünya yeniden kurulurken...

Sesli Dinle
A -
A +

İtalya’da yapılan son seçimlerin galibi Giorgia Meloni’nin koalisyon hükûmeti, 400 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nden güvenoyu aldı. Senatodan da güven oyu aldığı takdirde İtalya’nın yeni Başbakanı aşırı sağcı Meloni olacak.

 

 

 

İtalya’da son 20 yılda kaç hükûmet ve başbakan?

 

 

 

26 Haziran 2000 tarihinde başbakanlık koltuğuna oturan Giuliano Amato’nun Başbakan olduğu 2000 yılını baz alırsak, o günden bu yana tam on farklı başbakan gördü İtalya. Bu süre zarfında kesintisiz dört yıldan daha uzun süreli görev yapan yegâne isim Silvio Berlusconi. Berlusconi’yi liste dışında bıraktığınızda diğer dokuz başbakanının görev sürelerinin ortalaması yaklaşık 1,5 yıl dahi etmiyor.

 

İşte bu istikrarsızlığın İtalya’ya ödettiği faturanın kabarıklığından olsa gerek, müstakbel Başbakan Meloni, İtalya’da başkanlık sistemine acil ihtiyaç var açıklamasını yaptı.

 

İngiltere ise son üç yıl içerisinde Theresa May, Boris Johnson ve Liz Truss’un ardından başbakanlık koltuğuna Hint kökenli Rishi Sunak oturdu.

 

Buradan parlamenter demokrasinin beşiği İngiltere’nin monarşi içinde başkanlık sistemine geçmesi gerektiğini iddia edecek kadar Avrupa siyasi tarihinden uzak değilim elbette, lakin istikrarsızlık denilen illet de tüm Avrupa’yı sarmış vaziyette.

 

Alman şansölyesi Olaf Scholz’a yönelik eleştirilerin önü arkası kesilir gibi değil.

 

Belçika, hükûmet kurulamadığı için tam 540 gün hükûmetsiz kalmıştı.

 

Bulgaristan’da 2021 yılından bu yana dördüncü başbakan hükûmeti kurmaya çalışıyor ve bu esnada ortalama ömrü 180 gün olan üç farklı hükûmet kuruldu.

 

Türkiye ise istikrarsız ve millete bedel ödeten kayıp on yılının ardından yirmi yıldır siyasi istikrara sahip bir ülke. Ortalama ömrü bir ayı bulmayan, ülkede stratejik tek bir planın yapılamadığı, istikrarsız ve kayıkçı kavgaları ile geçirilmiş yılların Türkiye’ye olan faturası o dönemlerden geçerek gelen bizim nesillerin omuzlarına yüklendi.

 

 

 

O zaman parlamenter sistem konusunda altılı masanın ısrarı neden?

 

 

 

1980 yılında darbecilerin parlamenter sistemi güçlendirmek için ihdas ettikleri birçok mekanizma işe yaramadı da altılı masa bu işi nasıl başaracak?

 

Bileni hâlâ yok.

 

Pekiyi, neden her toplantılarında ‘güçlendirilmiş’ etiketi ile konuyu gündeme getiriyorlar?

 

Çünkü istikrarsızlık içinde, ele güne muhtaç, 30 gün ömrü olan hükûmetlerin bu millete nasıl bir fatura çıkarttığını bilen vatandaşlarımızın teskin edilmesi gerekiyor.

 

O zaman da her derde deva ‘güçlendirilmiş’ cümlesi ortaya çıkıyor.

 

Bu sistemde mesela Cumhurbaşkanı’nı kim seçecek hâlâ belli değil, lakin tereddüdünüz olmasın ki Meclis’e seçtirecekler.

 

İyi de millet 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan alavere dalavereye tepki gösterip anayasa referandumunda yüzde 69 ile Cumhurbaşkanı’nı ben seçmek istiyorum demedi mi?

 

Nasıl ikna edeceksiniz milleti?

 

 

 

Parlamenter sistem defolu mu?

 

 

 

Elbette bu yazdıklarımdan parlamenter sistemin nasıl işlevsiz bir sistem olduğu gibi bir sonuç çıkmamalı.

 

İngiltere’nin bugün geldiği noktaya ulaşırken geçirdiği süreçler ile Fransa’nın, Türkiye’nin, Rusya’nın ve İtalya’nın geçirdikleri süreçler bir diğerinden tamamen farklı süreçler. Bu farklılık doğal olarak mezkûr ülkelerin yönetim sistemlerine de yansımış ya da bizde olduğu gibi bünye ile uyumsuzluk ürettiği için uzun süreli istikrarsızlıklara sebep olmuş.

 

Dolayısıyla İngiltere’de yüzyıllardan bu yana uygulanan sistemin, Rusya ve Fransa’da da aynı başarılı sonuçları üreteceğini söylemek, Napolyon’dan, Fransız İhtilali’nden, giyotinli yıllardan ve bugüne kadar kurulmuş beş farklı cumhuriyet döneminden haberdar olmamak ile izah edilebilir.

 

Bu yüzden de Fransa yarı başkanlık sistemi ile yoluna devam ediyor.

 

Türkiye açısından baktığımızda da bu coğrafyadaki bin yıllık kurulu devlet düzenlerimiz, zaferlerimiz, fetret dönemlerimiz, yıkılışlar, acılar, istilalar, göçler ve istikrarsızlığın bin yıldan bu yana coğrafya insanına ödettiği bedeller, demokrasi konusunda edindiğimiz tecrübeler, darbeler bugünü inşa etmede yaslanmamız gereken en değerli hazinemizdir.

 

İngiltere ve birçok Avrupa ülkesinde başarılı sonuçlar ortaya çıkartan, uzlaşı kültürü ile de yakından alakalı parlamenter sistem, Türkiye’de aynı sonuçları üretmedi.

 

ABD ulusal güvenlik strateji dokümanında da açıkça belirtildiği üzere, nasıl bir formda olacağı girişilecek uzun soluklu mücadele sonucunda belirlenecek muamma bir dünya düzeni arayışı sürüyor.

 

Türkiye’nin bu yoğun mücadele döneminde bölgesinde bir istikrar adası olmasının ana sebebi istikrarlı hükûmet süreçleri olmuştur. Bu mücadele stratejisinde Türkiye’yi uluslararası arenada güçten düşürecek en önemli amil, tekrardan istikrarsız süreçleri başlatacak olan parlamenter sistem olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.