Artık mızrak çuvala sığmıyor...
Yeni yılın ilk yazısında kaleme almıştık, seçime doğru giderken hemen hemen tüm küresel güç merkezleri devreye girdi, girmeye devam edecek diye.
Üç gün öncesinde kaleme alınan mezkûr yazımdan bu yana, ABD eski Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’dan Foreign Policy (FP) isimli neşriyata varana dek yeni aktörler de devreye girmeye başladı.
Bolton, ‘Şayet Erdoğan tekrardan kazanırsa, Türkiye’nin NATO üyeliğini düşünelim’ diyor. Sizin anlayacağınız NATO’nun dahi geleceğini Erdoğan üzerine şekillendirecek açıklamalar bunlar.
Foreign Policy ise açıkça Erdoğan’ın iktidarı elinde tutma konusunda çok iddialı olmasını istemiyor. Seçimlerin kan gölüne dönmesi ihtimalini de dile getiren bu mecmuaya göre, Erdoğan kendi isteği ile istifa ederse çok farklı bir mirasa sahip olabilme şansına sahip olabilecekmiş!
Bunlar yeni tehditler değil elbette.
Tam geçen yıl yine buna benzer saldırıları Foreign Affairs isimli internet sitesine Soner Çağaptay denilen ve bugüne kadar Erdoğan hakkındaki hiçbir önerisi gerçek çıkmayan şahsa, "ıslak peçete" kadar değeri olmayan yazılar yazdırıyorlardı.
Islak peçete benzetmemi mazur görün lakin abartı yok...
Muhalif bir yazar olarak elbette eleştirel birçok şey yazabilirsiniz ama mesela sizce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaybedeceği bir seçimi kabul etmeyeceğini öne sürüp, demokrasinin sağlıklı işlemesi için Erdoğan’ın TSK'nın ara buluculuğunda yeni iktidara gelecek yönetimle uzlaşması gerektiğini söylemek bir fikir midir?
Bu kafa mesela ‘Trump, yargılanmaması karşılığında Pentagon’un hakemliğinde Biden ile anlaşmalıdır’ diye bir şeyler yazsa, bunu o oturduğu koltuktan derhal kaldırırlar ve en yakındaki akaryakıt istasyonunda pompacılığa başlatırlar.
İşte Foreign Policy isimli mecmuada kaleme alınan yazı da geçen yıldan bu yana yazılanların tekrarı lakin seçim yaklaştıkça ritimleri de artmaya devam edecek.
Daha birkaç gün önce de The Guardian ve Reuters falan da devredelerdi, yenilerini de bekleyiniz.
Kandil darda
Duran Kalkan isimli elebaşının açıklamaları da direkt seçim süreçlerine dair.
Elebaşının ifadeleri aslında terör örgütü PKK’nın nasıl çok darda olduğunun da göstergesi.
‘Ufak tefek ayrılıklara son verilerek, tabir yerindeyse naylon terlik aday gösterilse gidin ve ona oy verin, yoksa bizler girdiğimiz mağaradan çıkamaz ve sonumuzu bekler olduk’ anlamında sözler sarf eden Kalkan’ın da umudu 2023 seçimleri.
İzdüşümleri de devrede
Bu mahfillerden işaret fişeği atıldıktan hemen sonra içerideki izdüşümleri de devreye alınır.
Şaşırmadık, aynen öyle oldu.
Hasan Cemal, geçtiğimiz günlerde aleni olarak Kılıçdaroğlu diye haykırarak meydanları dolduralım tarzda bir yazı kaleme aldı. Yazıyı okuyunca aklıma Kılıçdaroğlu’nun CHP kurultayını kazanmasını masanın üzerine çıkıp sevinç gösterileri ile kutlayan Tufan Türenç geldi.
Reuters haber ajansının aradığı, Erdoğan karşıtlığı üzerine yazılar yazacak kişi elbette Hasan Cemal olamaz zira Hasan Cemal’in toplum nezdinde zerre ederi kalmadığını bilmiyor olamazlar.
Loading siyaseti
Kemal Kılıçdaroğlu’nu üzerinde loading (yükleniyor) yazan bir A4 kâğıdı ile kameralar karşısına kim geçirdi ve 17-25 Aralık süreçlerine benzer konuşmaları yaptırttı bilemiyorum, lakin o görüntüleri izlediğim anda Baykal’a kumpas kuranların oralarda gezinmeye devam ettiklerini derinden hissettim.
Bir zamanlar Erdoğan için ‘Kaçacak efendim, ama nereye kaçarsa kaçsın biz bulup getireceğiz’ diyen Kılıçdaroğlu, şimdi de 'Çaldıklarını getireceğiz, bekleyin, loading (yükleniyor)' gibi laflar etmekteydi.
15 Temmuz gecesi kimin kaçtığını, kimin ise milletiyle birlikte mücadele verdiğini milletçe gördük ama sanırım Kılıçdaroğlu sahip olduğu iç genişliği ile bu hakikati dahi sindirebilmiş gözüküyor!
Yeri göğü vadetmeyi stratejik bir vizyon zanneden Kılıçdaroğlu, önümüzdeki süreçlerde kaset ve tape'ler üzerinden sansasyon oluşturacak hamlelere hazırlanıyor.
Oysa gerçek bir demokrat liderin ilk yapması gereken, mafya elebaşlarından ya da FETÖ’nün 17-25 Aralık kumpaslarından sızma 'deepfake video' ve tape'lere bel bağlamaktan ziyade, Baykal’a yapılan kumpasın peşine takılması beklenirdi.
Ama bunu yaparsa adresin nereye çıkacağını Kılıçdaroğlu bilmez mi sizce?!.