Alpların mesnevisi Garibname ziyarete açıldı! Osmanlılar akıncıları bu kitabı okurdu

1300'lü yılların başında Aşık Paşa tarafından "alp" olmanın esaslarından tasavvufi meselelere kadar pek çok konuyu işleyen Garibname kitabı sergiye açıldı. "Öncü Bir Eser: Garibname" adıyla Fatih Süleymaniye'de, Türkiye Yazma Eserler Kurumu (TYEK) Başkanlığında ziyaret edilen eser tanıtıldı.
Anadolu'da Türk dilinin en eski eserlerinden olan ve etkisi bugüne kadar devam eden Garibnâme'nin 19 el yazma nüshası ile Âşık Paşa'nın diğer eserleri bir sergiyle tarih severlerin dikkatine sunuldu.
Sergiye Türkiye Yazma Eserler Kurumu (TYEK) Başkanı Coşkun Yılmaz, Garibname'yi tam metin olarak yayınlayan Prof. Dr. Kemal Yavuz ve akademisyenler Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal ve Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalinkatılarak ziyaretçilere tanıttı.
Yoğun ilgi gören eser Osmanlı'nın kuruluş yıllarına şahitlik etmesi sebebiyle dikkat çekiyor.
GARİBNAME NEDEN YAZILDI?
Garibnâme veya Mârifetnâme adıyla mesnevî türünde on iki bin beyitten oluşan eser, tasavvuf ilmine dâir konuları içeriyor.
Osmanlı edebiyatı târihi bakımından çok önemli sayılan eserde Aşık Paşa, Türk milletine tasavvuf zevkini (güzel ahlâkı, edebi) öğretmek için iyi ve güçlü insanın nasıl olacağını tarif ederek açık bir Türkçe ile yazıyor.
ALP OLMANIN 9 VASFI
Osmanlı Devleti'ni Viyana önlerine kadar götüren ideal asker prototipi Garibname gibi dönemin pek çok eserinde sıklıkla işlenmiştir.
Türk edebiyatında Anadolu sahasının en önemli eserlerinin başında olan Garibname de alp olacak kişinin özellikleri anlatılır. 10 babtan oluşan eserin “Dâstân-ı Nühum ez Bâb-ı Nühum" adlı babı şöyle başlıyor:
Gelsün işitsün kim alplık neyimiş
Alplarun sermâyesi niceyimiş
Eydeyim bir bir saha ahvâlimi
Kim bilesin alp erenler hâlini
Bu sözlerden sonra Aşık Paşa dünya alplığı ve batın alplığı olarak ayırıyor. Önce alpa ya da alp erene gerekli dokuz vasfı sayıyor: Sağlam yürek, güçlü kol, gayret, iyi at, özel bir giyecek, okla yay, keskin kılıç, süngü ve uygun bir arkadaş.
Kimde varsa bu tokuz nesne temâm
Alp adıyla okur anı hâs u ‘âm
İşbu zâhir alplığın eytdüm saha
Şerh takdir eyledüm önden sonra
Dünya alpı için gerekli olan bu aletleri batın yani görünmeyen özelliklerle tamamlanmalıdır. Böyle olmayan kişinin alp olamadığının altı çizilir.
"Dîn içinde şoldur alplık kim kişi/Nefsini basmak ola her dem işi"dedikten sonrasırasıyla "velayet, riyazet, kifayet, aşk, tevekkül, şeriat, ilim, himmet ve doğru arkadaş" diyerek sayar.
Böylece Müslüman Türk ruhunda meydana gelen değişiklik ortaya konmuş, insanın dıştan içe dönüşü Aşık Paşa’nın beyitlerinde kendini göstermiştir.
TYEK Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz (sağda), Prof. Dr. Kemal Yavuz (sağ 2), Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal (sol 2) ve Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin (solda)
AŞIK PAŞA KİMDİR?
On dördüncü asrın ünlü mutasavvıf şairlerinden. 1272’de Kırşehir’de doğdu. Babası Muhlis Paşa, Osman Gazi’nin maiyetinden, alim ve fazıl bir zat olup, Ehl-i sünnet itikadındaydı. Asıl adı Ali olup, Sultan Osman ve Orhan Gazi zamanlarında yaşadı. Din ve tasavvuf bilgilerini Kırşehirli Şeyh Süleyman Efendiden öğrendi. Devlet işlerinde ehliyet sahibi olan Aşık Paşa, bir süre Mısır’da elçi olarak bulundu. Mısır dönüşü 1333’te Kırşehir’de vefat etti. Mimari bakımdan bir şaheser olan türbesi Kırşehir’de olup, halk tarafından ziyaret edilmektedir.
Orhan Gazi zamanında şöhret sahibi olmuştur. En meşhur eserlerinden olan Garibname; muhabbet, marifet, ruhun vasıfları ve hasletleri ve benzeri dini ve tasavvufi konulara dair on bab (kısım) üzerine tertib edilmiş kıymetli bir kitaptır. Türk tasavvuf edebiyatının büyük eserlerindendir. Çoşkun bir şiir kitabı olmaktan çok, mantık ve düşünüşe dayanan öğretici bir eserdir. Eserin her babı yani bölümü bir sayıyla ayrılmıştır. Birinci babda Allahü tealanın birliği, ikinci babda çift olan şeyler, üçüncü babda üç sayısını esas alan hususlar, dördüncü babda mevsimler vs. gibi hususlar yer almaktadır. Bu durum ona kadar her babda, ayrı ayrı işlenmektedir. Eserin dili oldukça sadedir ve 12.000 beyte yakındır. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Mesnevi’si gibi aruzun “Failatün Failatün failün” kalıbıyla yazılmıştır.
Maarifname, Divan-ı Aşık ve Kitab-ı Aşık adlarıyla da anılan Garibname'de Mesnevi’den alınmış hikayeler de bulunmaktadır. Aşık Paşa daha çok Senai, Attar, Mevlana ve Sultan Veled’in tesirinde kalmıştır. Ayrıca, Süleyman Çelebi’ye tesir ettiğini Mevlid adlı eserde açıkça görmek mümkündür. Garibname’den başka Fakrname, Vasf-ı Hal, Kimya Risalesi belli başlı eserlerini teşkil eder. Ayrıca şiirleri de vardır.
(Kaynak: Türkiye Gazetesi Yeni Rehber Ansiklopedisi)