En etkili şahısları fotoğraflayan Pari Dukovic: İnsanların gözündeki ışığın peşindeyim

Obama’dan LeBron James’e yıllardır New York’ta dünyanın en etkili ve en meşhur simalarını fotoğraflayan Türkiye vatandaşı Pari Dukovic “Benim portrede en çok önemsediğim şey, insanların hayat dolu olduğunu gösteren gözlerindeki ışık… Her zaman bu ışığı arıyorum” diyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ- Pari Dukovic, İstanbul’da yaşarken daha 8 yaşında fotoğraf makinesiyle oynamaya başladı. Derken bu “oyun” renkli bir kariyere dönüştü. Fotoğrafa kendini adayıp New York’a taşınan Dukovic, New Yorker gibi prestijli mecralar adına çalışarak Eski ABD Başkanı Barack Obama’dan basketbolcu LeBron James’e, Mark Zuckerberg’ten Scarlett Johansson’a, Jeff Bezos’tan Kobe Bryant ve Daniel Craig’e kadar birçok meşhur simayı fotoğraflama şansı buldu.
Dukovic şimdi o portreleri, İstanbul’da ve New York caddelerinde çektiği karelerle bir araya getirerek Beyoğlu’nda bir sergiye taşıdı. “İstanbul’dan New York’a: Bir Fotoğrafçının Yolculuğu” adlı sergi Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda sanatseverlerle buluştu. Biz de bu vesileyle kendisinden fotoğraf macerasını dinledik…
Fotoğraflarınızla tekrar doğduğunuz yer olan İstanbul’a döndünüz. Bir fotoğraf sanatçısı olarak bu şehirde olmak size ne hissettiriyor?
Evet, ben İstanbul’un Rumlarındanım. Aynı zamanda Türk vatandaşıyım. Ben de sizinle aynı güneşin altında doğup büyüdüm ve hayallerimi gerçekleştirdim. Burada doğup büyümek benim için bir onur. İstanbul, birçok kültürün harmanlandığı yer. Bu mozaik değişerek devam ediyor. Çünkü İstanbul bir metropol ve New York gibi herkesi kendine çekiyor. Ben de kültür harmanın devam etmesini istiyorum.
HER BİR KARE, AYRI BİR HİKÂYE
Bu serginiz ne anlatıyor?
Sergide yer alan eserlerin her birinin içerisinde ayrı bir hikâye var. Kariyerim boyunca bütün dünyadan farklı simaları fotoğrafladım ve bazıların çekerken çok az zamanım vardı. Mesela Obama’nın portresini çekmek için Beyaz Saray’a gittiğimde sergideki portreyi ortaya çıkarmak için sadece iki buçuk dakika yanında kalabildim ve 47 kare fotoğraf çekebildim. Öte yandan sergideki eserler, aynı zamanda benim sanat yolculuğumu da adım adım gösteriyor.
(Dukovic sorularımızı cevapladı)
Fotoğraflarınız arasında porteler öne çıkıyor. Yüzler ne anlatıyor peki?
Benim için portre tarihî bir doküman. Çünkü bir insanın fotoğrafını çektiğiniz zaman hayatının bir kesitini de yansıtıyorsunuz. O anı durduruyorsunuz ve bu zamanla bir tarih oluyor. Benim için portre çalışmak bu bakımdan çok önemli.
Yüzlerde insanların ruhunu yansıtan bir şeyler var mı?
Herkes değişik bir şekilde portre fotoğrafı ortaya koyuyor. Benim portrede en çok önemsediğim şey, insanların hayat dolu olduğunu gösteren gözlerindeki ışık… Her zaman bu ışığı arıyorum.
Peki, fotoğraf çalışmalarınız esnasında sizi en çok şaşırtan yüz hangisi oldu?
Stevie Wonder benim için çok özel biri. Sanat tarihinde bu kadar önemli olan birinin fotoğrafını çekebilmek benim için önemliydi. Fotoğrafını çekerken hareketli müziği ile yüzündeki ifadeyi birlikte hayata geçirmeye çalıştım.
DİJİTALLEŞME FOTOĞRAF İÇİN FAYDALI
Dijitalleşme ve yapay zekânın en çok etkilediği sahalardan biri fotoğraf sanatı. Sizce bu hızlı dönüşüm nereye doğru gidiyor?
Evet, fotoğraf sanatı dijitalleşmeyle beraber ciddi bir dönüşümün içerisine girdi. Ancak her devrin farklı teknolojik imkânları vardır. Önemli olan bu teknolojileri kullanarak özel bir sanat eseri oluşturmaktır. Sanatı ileriye götürdüğü müddetçe dijitalleşme de fotoğraf için faydalı bir şey.
Pari Dukovic’in “İstanbul’dan New York’a: Bir Fotoğrafçının Yolculuğu” adlı sergisi, 23 Ekim’e kadar devam edecek. Sanatçı fotoğrafçılık kariyerinden 65 eserle izleyenleri, İstanbul sokaklarını, New York gökdelenlerini ve dünyanın en tesirli insanlarını kendisinin gözünden görmeye davet ediyor.