Filistinli Yönetmen Kamal Aljafa: "Bizi yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar"

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Filistinli Yönetmen Kamal Aljafa: "Bizi yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar"
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

İsrail’in ortadan kaldırdığı eski Filistin görüntülerine ulaşıp filme dönüştüren yönetmen Kamal Aljafari “İsrail, çok sistematik bir şekilde bizim arşivlerimizi çalıyor. Çünkü bizi orada yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar” diye konuşuyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - İsrail sadece Filistinlileri yok etmekle kalmıyor, onların varlığına ve tarihî kökenlerine dair belgeleri de ortadan kaldırıyor. Mesela 1982’de Lübnan’ın başşehri Beyrut’u işgal eden İsrail ordusu, oradaki Filistin Araştırma Merkezinin fotoğraf ve film arşivine de el koyup Tel Aviv’e taşımıştı. 

Almanya’da yaşayan Filistinli yönetmen Kamal Aljafari ise yıllar sonra İsrailli araştırmacıları kullanıp değişik yöntemler uygulayarak bu görüntülere ulaştı. Dahası o görüntüleri de kullanarak dokümater yanı güçlü, sert bir film meydana getirdi. İsrail öncesi Filistin topraklarındaki sosyal hayatı gözler önüne seren görüntülerle meydana gelen “A Fidai Film” adlı eser, dün TRT’nin düzenlediği 12 Punto çerçevesinde Türkiye’deki seyirciyle buluştu. Biz de bu vesileyle yönetmenle bir araya geldik...

Filistinli Yönetmen Kamal Aljafa: "Bizi yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar" - 1. Resim

SİLİNMEYE ÇALIŞILAN İLK ARŞİV DEĞİL

Son eseriniz olan “A Fidai Film”de Lübnan’da ortadan kaldırılan bir arşivin hikâyesini anlatıyorsunuz. Niçin böyle zor bir film yapmak istediniz?

İsrail, çok sistematik bir şekilde bizim arşivlerimizi çalıyor. Çünkü bizi orada yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar. Film, 1982’de İsrail ordusunun Beyrut’a girdiği zaman Filistin arşiv kayıtlarını almasıyla ilgili. Ancak bu, silinmeye çalışılan ilk arşiv değil. İsrail, 1948’den beri çok defa bu tür işler yaptı. Filistin arşivleri alınıyor, taşınıyor ve saklanıyor. Peki, bu niçin yapılıyor? İşte filmim bu soru etrafında dönüyor. Bu tarih bilimine karşı işlenmiş bir suç olduğu gibi aynı zamanda toplu bir cezalandırmadır. İsrailliler, bu toplu cezalandırma yöntemini daha evvel Filistin’i işgal eden İngilizlerden devraldılar. Şimdi de 7 Ekim’den beri bu uygulanıyor.

Peki, ne vardı o görüntülerde?

Filistin arşivinde 1950’lerden önceki köy hayatına dair görüntüler, İngiliz karşıtı protestolardan kareler var. Bunlar pek bilinmeyen ve aynı zamanda İsrail’in açığa çıkmasını istemediği şeyler. Arşivin çoğu hâlâ İsrail Devleti’nin depolarında saklı tutuluyor. Bu arşivlerde her şey olabilir. Mesela İsrail’in 1948’deki Yafa ve 1967’deki Kudüs işgallerinde şehirlerde yer alan bütün fotoğraf stüdyolarındaki filmler çalındı. Bunlarda 1900’lerin başında Filistin’deki sosyal hayata dair görüntüler mevcut.

Filistinli Yönetmen Kamal Aljafa: "Bizi yokmuşuz gibi göstermek istiyorlar" - 2. Resim

Görülmesi istenmeyen ve filminizde yer verdiğiniz bu görüntülere nasıl ulaşabildiniz?

Ülkemde belirli hak ve özgürlüklerimiz yok. Mesela bir Filistinli olarak İsrail’de arşiv araştırması yapma şansımız bulunmuyor. Ancak bazı İsrailliler bu arşivlere girebiliyor. Ben de bu görüntülere onlar vasıtasıyla ulaştım. Bu isimler arşivi kullanıp kitap vs. yazarak kendilerine kariyer yapıyorlardı.

Peki, bu tam olarak nasıl oldu?

Hiçbir İsrailli araştırmacı, bana gönüllü şekilde yardımcı olmadı. Ben de değişik yöntemler uyguladım; bazılarını ikna ettim, bazılarını tehdit ettim... Mesela arşiv malzemesini illegal şekilde kullanan bir kadını yetkililere ihbar etmekle tehdit ederek elindeki arşiv görüntülerinin bir kısmına ulaştım. Çok çaba gösterdim. 

VAHŞET 100 SENEDİR DEVAM EDİYOR

Bu filmle bir hafızayı canlandırmak mı istiyorsunuz?

Arşivlere döndüğünüzde otomatik olarak hafızalar canlanıyor. Filmdeki devam eden tema da Filistinlilere yapılan vahşet. Arşivlere baktığımızda bunun İngilizlerden beri yani yüz senedir devam ettiğini görüyoruz. 

KENDİ ÜLKENİZDE YABANCISINIZ

Çocukluğunuz nasıl geçti. Filistin’de nasıl bir ortamda büyüdünüz?

Filistin’de kendi ülkenizde doğuyorsunuz ama hep yabancı gibi hissediyorsunuz. Çünkü memleketiniz işgal altında ve sistem siz oradan koparmak için çalışıyor; rahat etmemize mâni oluyor. Bu sebeple birçok insan orayı terk etmek mecburiyetinde kalıyor. Bu, anlık bir şey değil, nesillerdir devam eden bir durum... Ben de Avrupa’da eğitim almak için ülkemden ayrıldım. 

Peki, “kendi ülkenizde yabancı olma” durumunun insanı sinema yapmaya iten tarafı var mı?

Belirli bir yaşa gelince kendimi ifade etmek istedim ve bunun için sinemayı bir araç olarak buldum. Tabii ki yaşadıklarınızın işlerinize tesiri var. Ülkemde yabancı olma durumunun etkilerini de bütün işlerimde görebilirsiniz. Çünkü çok değişik bir duygu.

Bütün bunlar çok kötü şeyler. Ancak sinemada hikâye anlatmak noktasına size büyük bir güç vermiyor mu? 

Pozitif mi değil mi bilemiyorum ama yaşadığım tecrübeler, zorluklar bana bir şeyler kattı. Yine de yaşanmamış olmalarını tercih ederdim.

FİLM YAPARAK HAYATTA OLDUĞUMU GÖSTERİYORUM

Aljafari: Belki de Filistinlilerin sanata sıkı sıkıya sarılmalarının sebebi, kendilerini hayatta hissetmek istemeleridir. Çünkü işgal altında yaşadığınız hayattan kopmuş gibi oluyorsunuz. Filistin’de film yaparken hayatta olduğumu göstermiş oluyorum.

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...