İşte Esad zulmünden kurtarılan Şam'da yatan meşhurlar! Sultan Vahideddin, Bilal-i Habeşi, Muhyiddin-i Arabi, Mevlana Halid-i Bağdadi...

Diktatör lider Esad'ın devrilmesinin ardından Suriye'de Şam şehri başta olmak üzere tarihi noktalar merak konusu oldu. İslam tarihinin en köklü ve kültürel açıdan en zengin şehirlerinden olan Şam'da pek çok meşhur isim yatıyor. Bilal-i Habeşi'den Muhyiddin ibnü'l-Arabi'ye, Selahaddin Eyyubi'den Mevlana Halid-i Bağdadi'ye ve Sultan Vahideddin'e işte Şam tarihinin meşhurları...
Müslümanların Doğu Roma'dan (Bizans) aldığı ilk büyük şehirlerden olan Şam (Damascus - Dımaşk), m. 634 yılından itibaren İslam hakimiyetinden oldu.
Suriye'nin merkezi noktalarından biri şehir, stratejik konumu gereği tarih boyunca hiç önemini kaybetmedi. 1946 yılında Fransız sömürgesinden çıkarak kurulan yeni Suriye'nin de başkenti oldu.
Suriye'nin bu en önemli şehri kültürel açıdan büyük bir zenginliği bünyesinde barındırıyor. İslam tarihine damga vuran ve etkileri devam eden pek çok şahsiyetin mezarı da burada bulunuyor.
Esad rejiminin devrilmesiyle zulümden kurtulan şehirde ziyaret noktalarının başında da bu isimler yer alıyor.
İşte Şam'ın en önemli isimleri...
BİLAL-İ HABEŞİ
Şam'ın Bab Sagir Mezarlığı'nda bulunan Bilal-i Habeşi kölelerden Müslüman olan ilk kişi olmasıyla biliniyor.
Peygamber efendimize olan muhabbetiyle her gün gözyaşı döktüğü için Medine’de kalmaya tahammül edemeyen Bilal Şam’a gitmeye karar verdi.
İlk Halife Hazreti Ebu Bekir kalmasını isteyince "Ya Ebu Bekir sen beni azad etmemiş miydin, eğer kendin için azad etmişsen kalayım, Allah için azad etmişsen müsaade et gideyim" diyerek iznini aldı.
Peygamber efendimizin vefatından dolayı ezan okumadı, ancak bazı istisnalar yaşandı.
Çağrı filminden bir sahne; Bilal-i Habeşi'nin Mekke'nin fethiyle birlikte ezan okuması...
Hicretin 16. senesinde Halife Ömer'in ordusuna katılıp Kudüs’e de gitmişti. Burada Hazreti Ömer ezan okumasını rica etti. Onun ısrarına dayanamayıp okumaya başladı. Ezan başlar başlamaz sahabe-i kiram eski zamanları hatırlayarak gözyaşı döktüler.
Bilal-i Habeşi'nin vefatı da yine böyle bir ezan okuma sonrasında oldu. Rivayete göre Şam’da bir gece rüyasında Peygamber efendimizi gördü. “Beni ziyaret etmeyecek misin Ya Bilal” davetiyle Medine'ye geldi.
Ziyaretinde Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin onu boynuna sarılarak karşıladılar ve ezan okumasını istediler. Bu ısrara dayanamayarak sabah namazı vaktinde ezan okumaya başladı.
Sesini duyan sahabeler ağlayarak mescide koştu. Bilali Habeşi de okurken ağlamaya başladı, güçlükle bitirdi. Birkaç gün kaldıktan sonra Şam’a döndü. Fakat yolda hastalanıp evine zor ulaştı. Kısa bir zaman sonra da vefat etti. (Türkiye Gazetesi İslam Alimleri Ansiklopedisi, Bilal-i Habeşi maddesi)
Şam'da Kasyun Dağı eteklerindeki Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin türbesi
MUHYİDDİN İBNÜ'L-ARABİ
1518 Yavuz Sultan Selim’in yaptırdığı Muhyiddin İbnü’l-Arabi Türbesi Şam'da Selimiye (Şeyh Muhyiddin) Külliyesi'nde camiyle beraber bulunuyor.
İslam tarihinde anlaşılması zor, derin ve izah gerektiren söz ve yazılarından dolayı iftiralara maruz kalan Muhyiddin İbnü’l-Arabi, 12. asırda yaşamıştı. Gazali'den sonra İslam tarihinin en meşhur şahsiyeti olarak tanındı. Kitapları pek çok dile tercüme edildi.
Aslen Endülüslü olan Arabi, Şam taraflarına gelerek burada yaşadı. Tam adı Ebû Bekir Muhammed bin Ali olan Arabi, İbn-i Arabi ve Şeyh-i Ekber diye meşhur oldu.
1240'da Şam'da vefat eden İbnü’l-Arabi'nin hakkında yapılan propaganda kabrinin yıkılmasına sebep oldu. Yavuz Sultan Selim tarafından yeri tespit edilerek ihya edildi.
SELAHADDİN EYYUBİ
Kudüs Fatihi olarak bilinen Selahaddin Eyyubi Şam'da bulunan meşhurların başında geliyor.
1137’de doğan Eyyubi, 4 Mart 1193 tarihinde Şam’da vefat etti. Emevi Camii'nin dibinde bulunan kabri bölgenin en çok ziyaret edilen noktalarından biri.
ABDÜLGANİ NABLÜSİ
Osmanlı tarihinin en üretken alimlerinden olan Abdülgani Nablüsi ed-Dımeşki 1640 senesinde Şam'da doğdu ve 1731'de burada vefat etti.
Dini ilimlerde fevkalade bir şekilde kendisini yetiştiren Nablüsi, İstanbul başta olmak üzere pek çok Osmanlı şehrini de gezdi.
Şam'da Selimiye Medresesi müderrisliğine tayin edilen Abdülgani Nablüsi, verdiği tefsir derslerinin yanı sıra Muhyiddin İbnü’l-Arabi’nin el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye, Fuṣûṣü’l-ḥikem ve et-Tecelliyâtü’l-ilâhiyye adlı eserlerini, ayrıca Emevi Camii’nde Buhâri okuttu.
MEVLANA HALİDİ BAĞDADİ
1826 senesinde Şam'da vefat eden Mevlana Halidi Bağdadi 19. asrın en büyük alimlerinden biri olarak biliniyor. Binlerce talebe yetiştiren Bağdadi, tasavvufta "müceddid" sayılan alimlerin başında geliyor.
Mevlana Halidi Bağdadi'ye bazı düşmanlık edenler olduysa da Osmanlı Devleti zamanında Sultan II. Mahmud tarafından destek verildi. Talebelerini İstanbul başta olmak üzere imparatorluğun bütün noktalarına gönderdi.
Halka manevi rehberlik eden bu talebeler, imparatorluğu sıkıntılı zamanlarını atlatmalarında mühim roller üstlendi.
Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid tarafından da Mevlana Halidi Bağdadi'nin talebeleri hep desteklenen isimler arasında yer aldı.
İBNİ ÂBİDİN
İslam tarihinin hukuk alanındaki en önemli ismi olan Muhammed Emin İbni Âbidin (1784 - 1836) de Şam'da bulunuyor.
Akaid, hadis, fıkıh, tasavvuf gibi konularda yirmiyi aşan çalışması onlarca ciltten oluşuyor. Bunlar arasında öne çıkan eseri ise “Reddü’l-Muhtar” adlı kitabı.
Allame Timutâşî’nin(ö.1595) “Tenvirü’l- Ebsâr” isimli metnine Alaüddin Haskefi (d.1612-ö.1676) “Dürrü’l-Muhtar” isimli şerh yazıyor. İbni Âbidin “Reddü’l-Muhtar” adıyla da bir haşiye yazıyor. Ancak kitap o kadar meşhur oluyor ki literatüre "İbni Âbidin" adıyla tanınıyor.
İbni Âbidin'in bu eseri Osmanlı uleması tarafından "fıkıh kitaplarının en faydalısı" olarak değerlendirildi. Nitekim son devir Osmanlı ulemasından Seyyid Abdülhakim Arvasî şöyle diyor:
“Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlisi, en faidelisi İbn-i Âbidîn’dir. Her sözü delîl, her hükmü senettir.”
Mecelle'yi hazırlayan heyet başta olmak üzere bütün Osmanlı hukukçularının referans kaynaklarından olan kitap bugün de araştırmacılar nezdinde yerini muhafaza ediyor.
SULTAN VAHİDEDDİN
16 Mayıs 1926'da İtalya'nın San Remo şehrinde vefat eden Sultan Mehmed Vahideddin Osmanlı Devleti'nin son padişahıydı.
İlaç alacak parası bile olmayan padişah, vatan hasretiyle vefat etti. Ailece esnafa borçlandıkları için tabutuna haciz konuldu.
Cenazesi 15 gün hacizli olarak bekletildikten sonra uzun uğraşlar neticesinde Şam'a getirildi ve Sultan Selim Camii haziresine defnedildi.
Sultan Vahideddin'in mezarı