Sinemada bu hafta | Savaştaki model! Lee Miller’ın hayat hikâyesi beyazperdede 

Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Sinemada bu hafta | Savaştaki model! Lee Miller’ın hayat hikâyesi beyazperdede 
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Yönetmen Ellen Kuras, “Lee” adlı filminde eski manken Lee Miller’ın II. Dünya Savaşı’nın Avrupa’sında bir savaş muhabiri olarak yaşadıklarını beyazperdeye taşıyor. Ancak eser, Miller’ın karakterini yeterince yansıtmaktan uzak kalıyor.

MURAT ÖZTEKİN - Geçtiğimiz asrın enteresan simalarından biri olan Lee Miller, kariyerine bir model olarak başlayan, fotoğrafçılığa yönelen, sonunda savaş muhabiri olarak hafızalara kazınan karelere imza atan sıra dışı bir isim… Onun aykırı biyografisi ise en az hayatı kadar aykırı bir filme konu oldu. Yönetmenliğini Ellen Kuras’ın üstlendiği “Lee” adlı eserde, meşhur fotoğrafçıyı Kate Winslet canlandırırken Andy Samberg, Alexander Skarsgård, Marion Cotillard ve Andrea Riseborough gibi isimler ona refakat ediyor. Film, daha ziyade Lee’nin II. Dünya Savaşı esnasında fotomuhabir olarak gittiği Avrupa’da şahit olduğu dramları mevzu ediniyor. 

MAZİNİN KAPISI ARALANIYOR

Tozlu bir savaş sahnesiyle açılan eser, bir gazetecinin Lee Miller’a yönelttiği röportaj sorularıyla ilerliyor ve flashback’lerle mazinin kapıları aralanıyor. Lee’nin modellik yönüne çok fazla temas edilmeyen hikâyede; sırasıyla yaşadığı aykırı günleri, sanat simsarı Roland’la tanışıp yuva kurmasını ve sonrasında Londra’da Vogue dergisinde fotoğrafçı olarak çalışmaya başlamasını seyrediyoruz. Hitler’in İngiltere’ye havadan bombalar yağdırdığı günlerde hayat çok zor ama çekilen fotoğrafların tesiri yüksek oluyor! Böylece kadın fotoğrafçı, adından söz ettiriyor. Daha sonra Fransa’ya, savaşın göbeğine gitmeye karar veriyor. İngiliz gelenekleri kadınların cephede bulunmasına müsaade etmeyince Amerikan kimliğiyle isteğine kavuşuyor. Lee, cephede hem modellik hem fotoğrafçılık kabiliyetlerini kullanarak mühim karelere imza atıyor! Berlin’de Hitler’in banyosunun küvetinde çekildiği kare ise tarihe geçiyor… 

Savaştaki model! Lee Miller’ın hayat hikâyesi beyazperdede  - 1. Resim

GÜÇLÜ KADIN, ABARTILI SENARYO

“Lee”de Kate Winslet’ın etkili sayılabilecek oyunculuğu ile sert ve kendi bildiğini okuyan bir kadın karakter resmediliyor. Ancak eski mankenin savaş muhabirliğinde süratli yükselişi, “güçlü kadın” vurgularıyla abartılı ve inandırıcılıktan uzak şekilde resmediliyor. Derken hikâyeye Nazi vahşeti ve Holokost dramı ekleniyor! Bu noktada cansız bedenlerin başrolde olduğu bazı etkileyici sekanslar seyrediyoruz. 

ETKİLİ GÖRÜNTÜ YÖNETİMİ

Görüntü yönetmenliğinden gelen Ellen Kuras, eserinde fotoğrafın gücünden de istifade ederek kuvvetli bir sinematografi meydana getiriyor. 

Ancak tempo problemleri taşıyan eser, temel bir odak noktasından mahrum görünüyor. Miller’ın esas karakteri ve niçin savaşın içinde büyük bir mücadeleye giriştiği seyirciye anlatılmıyor. Bütün bunlar filmin tesirini zayıflatıyor. Bunun yanı sıra yönetmen Kuras, kadının varlığını yüceltme iddiasındayken teşhirci sahneleriyle ters bir etki meydana getiriyor. Bu da ciddi bir tenkuz oluşturuyor. 

Hasılı “Lee” bazı etkili anlarına rağmen kusurlu ve alışılmışın dışına çıkmayan bir biyografi filmi oluyor. 

Savaştaki model! Lee Miller’ın hayat hikâyesi beyazperdede  - 2. Resim

HALK MASALINA AYKIRI YORUM

Artık başka bir Pamuk Prenses var

Son yıllarda masallar ve bunların adaptasyonu olan filmler büyük değişimlerle karşımıza çıkıyor. “Eşitlik” merkezli bu tartışmalı değişimlerden Pamuk Prenses de “nasibini” alıyor! 

İlk olarak 1937 yılında beyazperdeye taşınan “beyaz” kahraman, Marc Webb’in yönettiği “Pamuk Prenses” (Snow White) adlı yapımla tekrar seyirciyle buluşuyor. Bu defa karakter adını ten renginden değil, doğarken yaşanan kar fırtınasından alıyor. Evet, Hollywood’daki çeşitlilik eğilimiyle artık Kolombiyalı aktris Rachel Zegler’in canlandırdığı daha farklı etnik kökenden bir Pamuk Prenses’imiz var. Kötü kalpli üvey anneyi ise İsrailli oyuncu Gal Gadot canlandırıyor. Sihirli aynalı üvey annesinin güzelliğini kıskanıp Pamuk Prenses’i öldürmeye çalışmasından sonra ormanda saklanması ve beraberinde gelişen olaylar büyük oranda klasik eserdeki gibi anlatılıyor. Ancak karakter gibi hikâye de “modern” dokunuşlarla değiştiriliyor; mesela artık prensi bekleyen bir prenses yok! Bütün bu değişikliklere rağmen eserin ruhunu koruduğunu söylemek çok kolay değil. 

Canlı aksiyon ve CGI efektlerinin karışımı olan filmde, dikkat çeken müzikal sekanslar da var... 

Savaştaki model! Lee Miller’ın hayat hikâyesi beyazperdede  - 3. Resim

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

● “Yüzüklerin Efendisi: İki Kule” (TEKRAR)
● “Yüzüklerin Efendisi: 
     Kral’ın Dönüşü” (TEKRAR)
● “Ayı Paddington: Ormanda Macera”
● “Terrifier 2: Special Edition”
● “Cennet”

Türkiye Gazetesi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...