Sinemada bu hafta | Bollywood'dan sert bir aksiyon: Kan ekspresi

Hollywood aksiyonlarından izler taşıyan Hint işi “Geber!” bir tren içindeki asker-soyguncu mücadelesini merkezine alıyor. Aşırı kanlı film, bekleneni vermiyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Hint sineması yani Bollywood, zaman zaman dünyaya popüler filmler ihraç ediyor ama Hollywood yapımlarını da kendi kodlarıyla tekrar çekiyor. Mesela geçtiğimiz aylarda Dev Patel’in “John Wick” serisini hatırlatan ve bizi çok memnun etmeyen “Maymun Adam” filmini seyretmiştik. Bu defa “Geber!” (Kill) adlı Hint-ABD ortak yapımı eser salonlara misafir oluyor.
Yönetmenliğini N. Nagesh Bhat’ın üstlendiği filmde; sevdiği kız için bindiği trende soyguncularla mücadeleye girişen bir komando merkeze alınıyor. Lakshya, Raghav Juyal ve Tanya Maniktala gibi oyuncular filmde rol alıyor.
KOMANDONUN ZORLU GÖREVİ
Amrit (Lakshya) Hint ordusunda vazife yapan bir komandodur. Büyük bir operasyondan döndükten sonra sevdiği kız Tulika’nın (Tanya Maniktala) bir adamla zorla nişanlandırıldığını öğrenir. Hemen onunla görüşüp bu evlilikten kurtarmak için Yeni Delhi’ye gittiği ekspres trene bilet alır. Ancak trende tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi büyük soygun yapmayı planlayan kalabalık bir çete vardır. “Sökülün!” denilip ortalık karışınca, Amrit ve arkadaşı, sevdiği kızı hayatta tutmak için kanlı bir mücadeleye girişirler.
KIRK HARAMİLER!
“Geber!” ismiyle müsemma, kesintisiz aksiyonuyla “John Wick” gibi Batılı aksiyon serilerini hatırlatan ama ağdalı dramı ve romantizmiyle “Hint baharatlarını” üzerinde taşıyan bir eser. Sanki Kırk Haramiler eski çağlardan günümüz Hindistan’ına inmişler, trende iptidai bir soyguna girişmişler! Üstelik ellerinde bile sadece pala ve satır var.
KAN ŞÖLENİ
Karmakarışık eserde soyguncu-asker mücadelesinin ötesinde ciddi bir hikâyeden söz etmek mümkün değil! Hâliyle zayıf dövüş koreografileri içinde dökülen bolca kanla eksiklikler doldurulmaya çalışılıyor. Neredeyse tamamen tren içerisinde akan bu filmin temposu -dengesiz de olsa- giderek artıyor ve nihayetinde iş şiddet pornografisine dönüyor!
Bol tekrarlı dövüş sahneleri bir yere kadar çekiliyor, “vasat” oyunculuklar filmi beslemiyor. Buna rağmen görüntü yönetimi ve özellikle bazı kamera açıları etkili. Bollywood filmlerine has müzikal sahneye yer verilmemesi ise teselli vesilesi! Bunun yanında Bollywood’un ağdalı dram ve aksiyonun ortalama Türk seyircisinin zevklerine hitap ettiği de bir hakikat. Bu sebeple film, katıksız aksiyon seven yerli seyircileri kendine çekebilir.
KARANLIKTAKİ KADIN
Çin’den karanlık bir hikâye… Yönetmen Qiu Yang’in çektiği “Biraz Yağmur Yağmalı” Uzak Doğulu bir kadının yaşadığı sıkıntılı hayatı işliyor. Yu Aier, Di Shike ve Xu Tianyi filmin başrollerinde yer alıyor.
Cai nispeten varlıklı bir ailenin ev hanımıdır. Bir akşam kızı Lin’i okuldaki basketbol maçından almaya gider. Ancak orada kızının sınıf arkadaşlarından birinin büyükannesini yanlışlıkla yaralar. Hastaneye uzanan bu hadise ise kadının hayatındaki bazı sıkıntıları öğrenmemize vesile olur. Cai, iş adamı eşiyle boşanma hazırlıkları içerisindedir ve hayatında başka problemler de vardır. Asıl mesele ise mazisinde saklıdır…
Örtülü bir anlatımın tercih edildiği filmde herkesin farklı yorumlayabileceği aile ile bağlantılı bir sıkışmışlık hikâyesi geliştirilmeye çalışılıyor. Bunu desteklemek içinse aşırı karanlık atmosferler, sıra dışı kamera açıları ve ekran ölçüsü kullanılıyor.
Aslında suni bir esrarengizlik havası içerisinde kadına dair sathi konular etrafında dolaşılıyor. Genç yönetmen Yang, Berlinale’de gösterilen filmine Batılı festival komitelerine hitap eden “cinsiyete” dair göndermeler de serpiştiriyor. Nihayetinde “Biraz Yağmur Yağmalı” derin gibi görünen ama yavan ve seyircini sıkan bir film oluyor.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
“Tuzak”
“Benim Uçan Dev Maceram”
“Velhan”
“Harold ve Mor Tebeşir”
“Enasar: Sirayet-i Cin”