Sinemada bu hafta | Darbenin göbeğinde iki zıt kardeş! 15 Temmuz’a “uzaktan” bakan bir gerilim: “Gecenin Kıyısı”

“Gecenin Kıyısı” 15 Temmuz’u birbiriyle ayrı yerlerde duran iki kardeşin yaşadığı gerilim üzerinden işliyor. Eserde, hadiseye farklı bir ideolojik cepheden bakılıyor ama bir zamanlar devlet içine yerleşen klikler, çarpıcı ve sürükleyici bir anlatımla resmediliyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran hadiselerden biri olan 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü, arka planında birçok insani hikâye barındırıyor. Daha evvel “15/07 Şafak Vakti” gibi filmlere konu olan hadise, bu defa beyazperdede daha “uzaktan” ve kurgusal bir hikâyeyle ele alınıyor. Almanya’da yaşayan yönetmen Türker Süer’in ilk uzun metrajlı eseri olan “Gecenin Kıyısı” bu olayı iki zıt subay kardeşin yolculuğu üzerinden işliyor, özünde “itaat” ve “insan olma” gibi mefhumları sorguluyor. Filmde başrolleri, Ahmet Rıfat Şungar ile Berk Hakman paylaşıyor.
İTAATSİZLİK HADİSESİ
Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve yerli festivallerde çeşitli ödüllere layık görülen eserin merkezinde, asker babaları Ergenekon davaları safhasında mağdur olup intihar eden ve uzun zamandır görüşmeyen iki erkek kardeş var. İsyankâr bir karaktere sahip olan Üsteğmen Kenan, bir itaatsizlik hadisesine karışmış ve yurt dışına kaçmak üzereyken yakalanıp göz altına alınmıştır. Onun sorgulanmak üzere Malatya’ya nakli ise kardeşi Yüzbaşı Sinan’a yüklenir. Kariyeri boyunca omurgasız davranan ve Ergenekon davalarında ordudan atılan babası aleyhinde şahitlik yapan Sinan, amirlerinin bu isteğine de boyun eğer.
Derken askerî minibüs yola düşer; iki kardeşin yanı sıra başka asker ve şüphelilerin de içinde olduğu bir yol hikâyesi başlar. İyi bir asker olduğunu düşünen Sinan, kardeşi Kenan’ın naklinde sert duruşunu bozmaz. Ancak o gece darbe teşebbüsünün başlaması, bütün atmosferi değiştirir. Jetlerin sesleri kulakları acıtmakta, ortaya çöken sis içerisinde kimin darbeci, kimin asker olduğu anlaşılamamaktadır. Bu karanlıkta filmin sürprizleri aydınlanmaya başlar...
ÖZÜNDE İNSAN HİKÂYESİ VAR
Yönetmen Süer işin özünde iki kardeşin hikâyesini anlatıyor ve insan iradesine vurgu yapıyor. Ancak arka planda Türkiye’de son yıllarda yaşanan ciddi siyasi hadiseler yer alıyor. Doğrudan mesaj vermek yerine soruların ortaya atıldığı eserde, militarizmin açmazları ve askeriyedeki trajikomik durumlar, çeşitli sekanslarla çarpıcı şekilde tasvir ediliyor.
Hikâye sonra darbe gecesine uzanıyor. 15 Temmuz’a daha farklı bir ideolojik cepheden bakılmakla birlikte, bir zamanlar devlet içinde yuvalanan FETÖ kliğinin Ergenekon gibi meselelerde ortaya çıkardığı insani dramlar ve darbe gecesindeki dehşetli hâlleri filme yansıyor. Sinan’ın omurgasızlığının ve sınırsız itaatinin darbecilerin önünü açarak ortaya çıkardığı karanlık tablo da gözler önüne seriliyor.
Fakat seyircinin birçok şeyi bildiği varsayılarak yapılan kurgu, ikinci yarıdan sonra yer yer anlatım problemlerini beraberinde getiriyor. Almanya’da yaşayan yönetmenin “dışarıdan bakışı” da 15 Temmuz’a dair bazı sathi tasvirleri doğuruyor.
TESİRLİ SİNEMATOGRAFİ
Ancak “Gecenin Kıyısı”nda yerli sinemada son yılların en tesirli sinematografilerinden birine imza atılıyor. Sık sık yakın planlara başvurulan filmde, gerilimli atmosfer orijinal çekim teknikleriyle kuvvetli şekilde seyirciye aksettiriliyor.
Oyunculukların ortalamanın üzerinde olduğu yapımda Sinan karakterini canlandıran Ahmet Rıfat Şungar, öne çıkıyor.
Hasılı “Gecenin Kıyısı” bazı negatif yanlarına rağmen gerilimiyle seyirciyi sürükleyen bir yapım oluyor.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
- “Bukalemun”
- “Ayı Kardeşler: Kahramanlar Takımı”
- “Sırr Kudüs Macerası”
- “Sir-Ayet 4”