Sinemalar tenhalaştı, yönetmen ‘kestik’ dedi! Büyük film projeleri iptal ediliyor, hazır yapımlar ise bekletiliyor

Gişedeki düşüş beyazperdeye darbe vuruyor. Endişelenen yapımcılar, büyük film projelerini iptal etmeye başladı. Tamamlanmış filmlerin ise vizyona konulmadığı ifade ediliyor. Sorularımızı cevaplayan sinemacılar, 1990’larda olduğu gibi “kısır bir döneme” girdiklerini söylüyor.
MURAT ÖZTEKİN - Türkiye’de sinema seyircisinin azalması ve dijital platformlardaki yapım hızının düşmesi, sinema üretimlerine zarar vermeye başladı. Son olarak Ketche lakaplı yönetmen Hakan Kırvavaç’ın Barış Manço’nun hayatına dair film projesi iptal edildi. Ancak tablo, bununla sınırlı değil…
SEYİRCİ SAYISI DİBİ GÖRDÜ
Bütün dünyada olduğu gibi yükselen enflasyonun yanı sıra 2020’den itibaren popülerleşen yabancı dijital platformların oyuncu kaşelerini yukarıya çekmesi, Türkiye’deki film maliyetlerini artırdı. Buna karşılık ülkemizdeki sinema seyircisi sayısı, pandemi öncesinin yarısında kaldı. 2019’da 59,5 milyon seyirci çeken salonlar, 2023’te 31,5 milyon, 2024’te ise 33,1 milyon kişiyi ağırladı. 21-27 Mart tarihleri arasında ise 150 bin kişilik seyirci rakamıyla Türkiye’deki salonlar en az seyircili haftalarından birini yaşadı. Sektör temsilcileri, bu senenin geri kalanı için de seyirci beklentilerinin düşük olduğunu dile getiriyor. Dijital platformların ise filmleri geri plana attığı ifade ediliyor.
MALİYETİ KARŞILAYAMAMA ENDİŞESİ VAR
Hâl böyle olunca yapımcılar ve yönetmenler, maliyetleri karşılayamama endişesiyle büyük bütçeli film projelerini tehir veya tamamen iptal etmeye başladı. Barış Manço’nun hayatını konu alan film projesinin yanı sıra Yüksel Aksu’nun yönetmenliğini üstlendiği Yılmaz Güney filmi projesinin çekimlerinin de benzer sebeplerle ötelendiği iddia ediliyor. Üstelik tamamlanmış bazı komedi filmlerinin vizyon endişesiyle bekletildiği konuşuluyor. Bu da bir kısır döngü meydana getiriyor; büyük filmler olmayınca seyirci sinemayı tercih etmiyor.
Beyazperdedeki durumu değerlendiren yapımcı Ahmet Edebali “Seyirci sayısındaki azalma sebebiyle artık sadece sinemalar için film yapmak mantıklı görünmüyor. Öte yandan dijital platformlar da film almakta iştahlı değiller. Bu sebeple büyük bütçeli işler inkıtaa uğruyor. Bütçesi 70-80 milyon TL’yi bulan sinema eserlerinin çekilmesi mümkün görünmüyor. Zaten geçtiğimiz yıllarda yapılan büyük bütçeli işler de yeterince seyirci çekemedi. Mesela ‘Sadık Ahmet’ ve ‘Cem Karaca’ filmleri çeşitli sebeplerle bekleneni vermedi; teveccüh görmedi. Sektörde oyuncular para kazanıyor ama yapımcı ve yayıncı kaybediyor” diye konuşuyor.
SİNEMADA 1990’LARI YAŞIYORUZ
Türk sineması, 1980’lerdeki müstehcen film furyasından sonra 1990’larda büyük bir kısırlığın içerisine girmişti. Artık büyük beklentiler içerisinde olmadıklarını ve o yıllardaki hâlin sinemaya tekrar hâkim olduğunu söyleyen yapımcı Edebali “Şu an fiilen 1990’ları yaşıyoruz. Artık kalitesi düşük korku vs. türünde işler yapılıyor. Bu da sinemayı daha çok dibe çekiyor” ifadelerini kullanıyor.
FİLM YAPIMCILIĞI KORKULU SAHA
“Mavi Kuş” filminin hazırlıklarını sürdüren yönetmen Ahmet Sönmez ise “Gişe filmi çekmeyi planlayanlar, sinemada maddi karşılıklarını alamayacaklarını düşündükleri için sete çıkmıyorlar. Türkiye’deki dijital platformlar ise çok az film projesi yapıyor. Şu an sadece diziye odaklandılar. Dolayısıyla sektörde büyük bir yavaşlama var. Film yapımcılığı, korkulacak bir alan hâline geldi” şeklinde konuşuyor. “Ben yeni bir film çekiminden çıktım; astarı yüzünden pahalı” diyen Sönmez sözlerine şöyle devam ediyor: Yeni filmler çekilemediği gibi, hazır hâlde olan bazı filmlerin ne zaman gösterime sokulacağı bile bilinmiyor. Üstelik bunlar Türk sinema seyircisinin alışkanlıklarına hitap eden, komedi türünde yapımlar.
SİNEMA ANCAK DEVLET ELİYLE AYAĞA KALKAR
Beyazperdeyi kurtarmak için yapılması gerekenleri anlatan Ahmet Sönmez “Sinema, hep öldü denilen dönemlerden soran ayağa kalkmıştır. 1990’larda bu ‘Eşkıya’ filmiyle gerçekleşmiştir. Yine öyle olacağını düşünüyorum. Ancak bu, devlet eliyle gerçekleşecektir. Bir şekilde ilgili bakanlıkların sinemacıları dinleyip problemi çözme konusunda adım atmaları gerekiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.