Dünya yüz yıldır bu hapı yutuyor!

Söğüt ağacından elde edilen ve 100 yıldır kullanılan Aspirin, sadece ağrı kesici ve ateş düşürücü değil, aynı zamanda kalp krizi, felç, bazı kanser türleri ve hatta hastane enfeksiyonlarına karşı da etkili! Aspirin'in yeni keşfedilen etkileri, modern tıbbın bu ilaca olan güvenini daha da artırıyor. İşte dünden bugüne Aspirin'in hikâyesi...
1897'de, kimyager Felix Hoffmann, sıradan bir ağrı kesiciyi keşfettiğini düşünüyordu. Saf asetilsalisilik asit (ASA) üreterek, bugün hepimizin bildiği Aspirin'in temelini atıyordu. Söğüt ağacından elde edilen salisilik asidin modifiye edilmiş hali olan ASA, başlangıçta sadece ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyordu.
Ancak Hoffmann'ın bu keşfi, sadece tıp tarihinin değil, insanlık tarihinin akışını değiştirecekti. Yıllar geçtikçe, ASA'nın kalp krizi, felç ve hatta bazı kanser türlerini önlemede etkili olduğu keşfedildi. Geçtiğimiz yıl ise, hastane enfeksiyonlarına karşı da etkili olduğu kanıtlandı.
Hoffmann'ın keşfiyle ilgili ilginç bir ayrıntı da, 11 gün sonra aynı yöntemle diasetilmorfini (eroin) sentezlemiş olması. Eroin, başlangıçta kuru öksürük ve verem tedavisinde kullanılmış, hatta morfin bağımlılığını tedavi edebileceği düşünülmüştü. Ancak bağımlılık yapıcı etkisi ortaya çıkınca, 1930'lu yıllarda ilaç listelerinden çıkarıldı.
Eroinin talihsiz hikayesinin aksine, ASA'nın tıptaki önemi giderek artıyor. 1900'lü yılların başındaki grip salgınının kontrol altına alınmasında büyük rol oynayan ASA, bugün hala en etkili ağrı kesicilerden biri.
Hoffmann'ın ASA'yı geliştirme çabalarının arkasında, romatizmal ağrılarla mücadele eden babası yatıyordu. Babası, sodyum salisilat adlı ilacı kötü tadı ve mide rahatsızlığı nedeniyle kullanamıyordu. Hoffmann, babasına daha etkili ve daha toleranslı bir ilaç sunmak için çalışmış ve sonunda Aspirin'i keşfetmişti.
HAMMADDESİ SÖĞÜT AĞACI
ASA'nın hammaddesi olan söğüt ağacı, hemen hemen dünyanın her yerinde yetişiyor. 3500 yıldır söğüt ağacının tedavi edici özelliği biliniyor. Eski çağlarda yaprak ve kabuklarından elde edilen bitkisel ilaçlar, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyordu. Hipokrat, söğüt ağacı kabuğunun suyunu ilaç olarak kullanmıştı. Bu suda bulunan ve ağrıyı hafifleten madde, bugün bildiğimiz salisilik asit.
Eski Mısırlılar ise ağrıyı gidermede mersin ağacı yapraklarını kullanmışlardı. Bu ağacın yapraklarında da söğüt gibi salisilik asit bulunduğu ispatlandı.
1763 yılında Edward Stone, söğüt kabuklarını kurutup toz haline getirerek ürettiği maddenin ateşli hastalarda faydalı olduğunu keşfetti. Bu keşif, ASA'nın tıbbi kullanımının önünü açtı.
MODERN TIPTA BİR DEVRİM
1950’lerden itibaren, bu ilacın kalp krizi ve felç riskini azaltabileceği yönünde fikirler ortaya çıkmaya başlamıştır.
1971 yılında, İngiliz farmakolog Sir John R. Vane, ASA’nın insan metabolizmasındaki ağrıyı nasıl durdurduğunu belirleyerek, bu alanda önemli bir adım atmıştır. Bu buluş, ASA çalışmalarında bir çığır açmış ve sonraki araştırmalara zemin hazırlamıştır. Vane, bu çalışmasıyla 1982 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmıştır.
Kanadalı Nöroloji Profesörü Henry J. M. Barnett, ASA’nın yüksek dozlarının beyindeki geçici dolaşım rahatsızlıklarını, ikinci felç geçirme riskini ve felç sebebiyle ölüm riskini önemli ölçüde azalttığını kanıtlamıştır.
9 Ekim 1985’te, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) temsilcisi Margaret Heckler, kalp krizi geçiren kişilerin ASA’yı düzenli olarak almaları halinde ikinci kriz ihtimalinin %20 oranında azaldığını açıklamıştır.
Ayrıca, 22 bin sağlıklı doktoru kapsayan bir araştırmada, ASA kullanımının kalp krizi riskini %44 oranında azalttığı ortaya konmuştur. Bu bulgular, Newsweek Dergisi tarafından 8 Şubat 1998 tarihli sayısında kapak dosyası olarak yayınlanmıştır.
Aspirin, sadece kalp sağlığı için değil, birçok başka sağlık sorununa karşı da faydalıdır:
Preeklempsi: Hamilelikte kadınları tehdit eden bu durumun önlenmesinde yardımcı olan tek ilaçtır.
Diyabet: Geç dönem komplikasyonlarında etkinlik gösterir.
Kanser: 1988 yılında Avustralyalı Epidemiyoloji Profesörü Gabriel A.'ya göre, kalın bağırsak (kolon) kanseri riskini azaltma potansiyeli vardır.
Kune, ASA’nın düzenli kullanımının kanser riskini %40 oranında azalttığını tespit etmiştir. Bu bulgular, Amerikan Kanser Derneği tarafından yapılan araştırmalarla da doğrulanmıştır.
YENİ UYGULAMA ALANI: HASTANE ENFEKSİYONLARI
2004 yılında Aspirin ödülünü alan araştırmacılardan biri olan 40 yaşındaki kardiyolog Dr. Leon İri Kupferwasser, ASA için yeni bir uygulama alanı keşfetti. Kupferwasser, ASA'nın Staphylococcus aureus bakterisinin yol açtığı enfeksiyonları zayıflatabileceğini belirledi. Bu bakteri, yeni doğan bebekler, yaşlılar ve ameliyat geçiren hastalarda ölümcül enfeksiyonlara sebep oluyor.
Bayer Sağlık Ürünleri Avrupa Bölge Başkanı Dr. Umberto Filippi, bu buluş için "Dr. Kupferwasser tarafından elde edilen sonuçlar, ASA'nın hastane ortamında karşılaşılan antibiyotiğe-dirençli hastalık etkenlerine karşı gelecekte verilecek savaşta büyük bir katkı sağlayabileceğine işaret etmektedir." diyor.
ASPİRİN'İN FARKLI TÜRLERİ
Aspirin'in, Plus C ve Forte türleri de var. Plus C’de, ASA ile beraber C vitamini de içeriğe ilave ediliyor. Böylece soğuk algınlığında daha etkili olduğu ifade ediliyor. İngiltere Caridiff Üniversitesi Soğuk Algınlığı Merkezi Direktörü Profesör Ronald Eccless, 272 gönüllü üzerinde yaptığı çalışmada, C vitamini takviyeli ASA’nın soğuk algınlığına bağlı boğaz ağrılarını altı saat süreyle giderdiği; baş ve kas ağrılarında da belirgin iyileşme sağladığı sonucuna ulaşıyor. 1972 yılında piyasaya sunulan Plus C, suda eritilerek vücuda alınıyor. Forte’de ise içeriğe kafein ekleniyor. Buradaki amaç da ağrı kesici etkisini artırmak.
Aspirin'in, Plus C ve Forte türleri de var. Plus C’de, ASA ile beraber C vitamini de içeriğe ilave ediliyor. Böylece soğuk algınlığında daha etkili olduğu ifade ediliyor. İngiltere Caridiff Üniversitesi Soğuk Algınlığı Merkezi Direktörü Profesör Ronald Eccless, 272 gönüllü üzerinde yaptığı çalışmada, C vitamini takviyeli ASA’nın soğuk algınlığına bağlı boğaz ağrılarını altı saat süreyle giderdiği; baş ve kas ağrılarında da belirgin iyileşme sağladığı sonucuna ulaşıyor. 1972 yılında piyasaya sunulan Plus C, suda eritilerek vücuda alınıyor. Forte’de ise içeriğe kafein ekleniyor. Buradaki amaç da ağrı kesici etkisini artırmak.
Elbette, Aspirin'in kullanılmaması gereken durumlar da var. Asit özelliği sebebiyle mide rahatsızlığı olanlara önerilmiyor. Kanama riski taşıyan kişilerin de kullanmaması gerekiyor. Ayrıca, çocuklar için de şüpheli bir sendrom nedeniyle önerilmiyor. Babyprin adlı ilaç, çocuklar için değil, düşük doz kullanması gereken hastalar için üretilmiştir.
Aspirin, 106 yıldır dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın sağlığına katkıda bulunuyor. Ağrı kesici, ateş düşürücü, kan sulandırıcı ve hatta bazı hastalıklara karşı koruyucu etkisiyle, tıp dünyasının en önemli buluşlarından biri olmaya devam ediyor.
Aspirin, 80’den fazla ülkede Bayer’in tescilli markası olarak insanlara ulaşmaktadır. Bayer, ASA’nın yeni etki alanlarının keşfedilmesi ve etkilerinin daha iyi anlaşılması için araştırmaları desteklemektedir.
‘Genç Araştırmacılar Aspirin’ adıyla verilen uluslararası ödülün 10’uncusu, bu yıl 30 Eylül ile 2 Ekim tarihleri arasında Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılacak seminerin sonunda açıklanacaktır. Yarışmaya 40 yaş altındaki bilim adamları da katılabilmektedir. 10 bin Euro değerindeki ödül, sembolik bir anlam taşımaktadır.
Aspirin, basit bir ağrı kesici olarak başlayan yolculuğunda, modern tıbbın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Söğüt ağacından üretilen bu ilaç, bugün hâlâ insan sağlığına katkıda bulunmaya devam ediyor...
ŞİMDİYE KADARKİ ASPİRİN ÖDÜLLERİ
- 1995: Dr. Patricia Torres Bozza, beyaz kan hücrelerine yaptığı etkiyi ortaya koydu.
- 1996: Dr. Joan Claria Enrich, yararlı etkileriyle bağlantılı bio-aktif maddeleri araştırdı.
- 1997: Dr. Zheng-Ming Chen, ani felç üzerindeki etkinliğini 21 bin hasta ile klinik olarak kanıtladı. Dr. Partick J. Loll: Moleküler seviyedeki etki mekanizmasını gösterdi.
- 1998: Dr. Paul Schwenger, tümör gelişimini durdurma mekanizmasını araştırdı.
- 1999: Dr. Min-Jean Yin, daha önce keşfedilmemiş yeni bir iltihap giderici etkisini araştırdı.
- Dr. Stefanie Oberle, damar koruyucu etkisine yol açan antioksidan özelliklerini inceledi.
- 2000: Dr. Marcela de Freitas Lopes, bir parazitin yol açtığı kalp hastalığına (Ghagas) etkisini araştırdı.
- Dr. Anthony Rodgers, damar tıkanıklığını önlemedeki etkisi üzerine kapsamlı bir klinik araştırma yaptı.
- 2001/2002: Dr. Michael Saunders, iltihap giderici etkisi üzerine incelemelerde bulundu.
- Dr. James Hennan, kalp-damar hastalıklarını önleyici etkilerini belirledi.
- 2003: Dr. Minsheng Yuan, diyabet tedavisinde kullanımını araştırdı.
- 2004: Dr. Leon İri Kupferwasser, ‘Staphylococcus aureus’ bakterisinin yol açtığı hastane enfeksiyonlarını zayıflattığını belirledi.
- Dr. Nina Grosser, kalp damarlarında oluşabilecek hasarı engellediğini ve kalbi koruduğunu araştıran bir çalışma yaptı.
Aspirini çocukken çok kullanmıştım. Şimdi haberi okuyunca başka bir çok hastalığa iyi geldiğini de öğrenmiş oldum. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Aspirin hakkında okuduğum en güzel yazı bu. Elinize, emeğinize sağlık...