Bataklıktaki sivrisinekler - Günün Yazısı

Hakikat Kitabevi’nin neşrettiği İslâm Ahlâkı kitabı var. Bu kitap bir hazine.
ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - İlk iki yazıda dile getirdiğimiz takıntıların ve başka bir çok yanlışımızın ilaçları bu kitapta mevcut. Ali bin Emrullah ve Muhammed Hâdimî hazretlerinin kitaplarından hazırlanmış bir eser. Hani baş yapıt derler ya, o türden. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çareleri, 40 kötü huy ve tedavi yolları, ahlak ilminin faydaları, ruhun ne olduğu, ruhun kuvvetleri geniş olarak anlatılıyor.
Şunu anladım ki insan hem bu dünyasına hem öte dünyasına zarar verecek yanlışlardan (çaresine başvurmadan) sadece düşünerek kurtulamıyor. İnsan takıntılarının ne olduğunu ve çaresinin ne olduğunu öğrenmeli. Bu dinin âlimleri bunları anlatan eserler yazmışlar ve insanımızı çaresizlik içinde bırakmamışlar. Onlara ne kadar teşekkür ve dua etsek azdır. Bu kitabı okuduğunuz zaman siz de benim gibi, “Şimdiye kadar niye okumadım” pişmanlığını yaşayacaksınız eminim. Hatta bu 40 kötü huyu ve ilaçlarını birkaç kere okuyup iyice zihne ve gönüle yerleştirmeli.
İnsanın bu kötü huylara yakalanmasındaki ana sebep kendine (nefsine) olan sevgisidir. İmâm-ı Rabbâni (kuddise sirrehül aziz) hazretleri Mektubat kitabında bunu ne güzel anlatır: “Kalbin mal, evlâd, mevkı’, medh olunmak gibi çeşidli arzûları ve bağlantıları ve sevdikleri görülür ise de bu sevgilileri hakîkatde hep bir sevgilisi içindir. O biricik sevgilisi de, kendi nefsidir.” 24. mektup...
Demek ki ‘hep benim olsun’ diyen insan aslında hep nefsini düşünmektedir. Ya onun olması gerekenler olmaz ise, o zaman ne yapacaktır? Buyurun size gelecek endişesi...
İnsan geçmişte kendisinin olmayanlar için de, “Nasıl kaybettim yahut nasıl kazanamadım” derdindedir. Veya nefsini kıran, üzen, haksızlık yapan birileri oldu ise insan oraya takılır durur ve, “Ben ona bunun hesabını sorarım” kızgınlığına kapılır... Bunu sık sık elinde olmadan yapar... Buyurun geçmişe tasa etmek hatası...
O hâlde insan kendini sevdiği müddetçe bu hatalara açıktır. Çare insanın nefsine olan sevgisinden olabildiğince kurtulmasıdır. Bataklık nefstir... Ve sürekli canımızı acıtan sivrisinekleri o üretmektedir. O sürekli kendini düşünen heyula cinsi bir düşmandır. İslâmiyetteki emirler ve yasaklar bu nefsi terbiye etmek için bildirilmiştir.
Bu durumda dinimizi güzelce öğrenip tatbik etmelidir. Meselâ nefs namazdan nefret eder. O hâlde namazı güzelce öğrenmeli ve dikkatle, kendini vererek kılmalıdır. Dinimizin bütün hükümlerini böyle yerine getirmelidir.
Olmadık şeylere zaman harcamaktansa her gün dinimizden hükümler öğrenmeli, bunu prensipli şekilde zaman ayırarak yapmalı ve uygulamalıdır. İlacın bir hastalığa iyi geldiğini bilmek yetmez, o ilacı kullanmak şarttır. Dinimiz anlatan ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını neşreden Hakikat Kitabevi’ne şükran ve teşekkürlerimizle...
SOM ALTINDAN BARDAK - SOHBET
* Allahü teâlâ insanlara iki tane bardak ihsan etti! Bu iki bardaktan biri som altın, diğeri çömlek. Altın olan yere düşse de kırılmaz. Diğeri elden bir düşse parça parça olur. Birinin üzerinde ahiret, diğerinde dünya yazıyor. Ahiret yazana dünyalık da girse ahiretlik oluyor. Dünya yazana ahiretlik de girse dünyalık oluyor. Bu bardaklara koyduklarına dikkat etmeli. Hangi bardağı tercih ettiğine dikkat etmeli. Ahiret bardağı kabirde, sıratta, her yerde geçiyor. Cennetten gelmiş, sahibini de Cennete götürüyor. Bir gün birini, bir gün öbürünü öne alıp durmamalı. Ahiret bardağını tutup bırakmamalı.
Allahü Teala razı olsun