Küllerden yeşeren Rönesans! Endülüs'te tam bir felaket yaşanır: Ferdinand ve Isabella Müslümanları gözlerini kırpmadan öldürtür

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Küllerden yeşeren Rönesans! Endülüs'te tam bir felaket yaşanır: Ferdinand ve Isabella Müslümanları gözlerini kırpmadan öldürtür
Yaşam Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Endülüs Emevileri yıkılınca yerli Müslümanlar, Fas'ta hükümran olan Murabıtları yardıma çağırır, ancak İspanyollarla ittifak yaparak onlardan kurtulmaya çalışırlar. İspanya Kralı Ferdinand, yarım milyon yazma eseri yaktırarak İslam medeniyetini yok etmeye çalışırken, bu yıkımın küllerinden Rönesans doğar. Gırnata'daki Beni Ahmer Devleti 250 yıl direnir, ancak Ferdinand ve Isabella'nın güç birliğiyle İspanya Krallığı kurulur ve Müslümanların son kalesi düşer.

ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - Endülüs Emevileri yıkılınca yerli Müslümanlar, Fas'ta hükümran olan Murabıtları yardıma çağırırlar. Yusuf bin Taşfin, Fas'tan kalkar ve yardımlarına koşar. Ancak cemiyetin vidaları gevşemiştir, onlardan kurtulmak için İspanyollarla ittifak yaparlar bu defa.

Bizzat Ferdinand’ın emriyle yarım milyon yazma eseri meydana yığar, şölenle yakar, külünü göğe savururlar. Şu garabete bakın, yaktıkları medeniyetin küllerinden Rönesans yeşerecektir oysa!

Murabıtlar çekilince Endülüs emirleri birbirleriyle uğraşmaya devam eder. Kastilya kralı tekrar saldırıya geçer, intikam peşindedir ve kanlı katliamlar yapar. Emir Yusuf, fakihlerden hüküm sorar ve fetva vermeleri üzerine Endülüs'e geçer (1088). Gırnata ve Mâleka'yı zapteder. İspanyollarla anlaşan emirlerin elinden Kurtuba ve İşbîliye'yi kurtarır. Zünnûnîlerden başşehir Belensiye'yi, Eftasîlerden Batalyevs'i alır. Balear adalarını da ele geçirir ve Murâbıt hudutlarını genişletir.

496 (1103) yılında tekrar Endülüs'e gelir, bu sefer oğlu Ali yanındadır. Onu veliaht tayin eder ve 17 bin kişilik bir ordu bırakır ki talimli ve idmanlıdırlar. 3 Muharrem 500 (4 Eylül 1106) tarihinde Marakeş'te vefat eder. Tunus'tan Atlas Okyanusu'na, Nijer Nehri'nden Ebro Nehri'ne (İspanya'da) uzanan bir ülke bırakır ardında.

Sonra Muvahhidler güçlenir, işi gücü bırakıp Murabıtlarla uğraşırlar. Lakin ele geçirdikleri şehirleri koruyamaz, kaptırırlar İspanyollara. Ah ne vardı “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” hakikatine uyulmuş olsa...

Endülüs'te Tam Bir Felaket Yaşanır: Ferdinand ve Isabella Müslümanları Gözlerini Kırpmadan Öldürtür - 1. Resim

KANLI KATİL FERDİNAND

İlk Haçlı Savaşı, katır sırtında dolanan rahip Piyer Lermit'in kışkırtmalarıyla çıkar. Papazlar Orta Doğu'nun zenginliklerini ballandırır, sefere katılanların çuvalla altın kazanacaklarından bahis açar. Ganimet sevdasına kapılan çulsuzlar anafora kapılır, “Doğu'ya hücum” diye haykırırlar.

Maksatları din yaymaktan ziyade mal kaldırmaktır ama Selâhaddin Eyyûbileri, Kılıçarslanları aşamazlar. Endülüs'te de benzer şeyler yaşanır. Şu garabete bakın, söndürmeye çalıştıkları ışık, yollarını aydınlatacak, Rönesans'a götürecektir oysa.

DERS ALMAYINCA...

Bakarlar gidişat kötü, bu sefer Muvahhidlere sığınırlar. Muvahhidler İspanyolları yener, huzur ve emniyeti sağlar. Afrikalı mücahidler Haçlı saldırılarına 80 yıl set çeker, çöküşü dondururlar. Ancak Endülüslüler onlara da sadık kalmaz.

Ne Murabıtlar ile, ne de Muvahhidler ile kaynaşamayan Arap beylikleri birer birer sahneden çekilir, Portekiz Krallığı güç kazanmaya başlar. Kastilya deseniz ona keza.

İspanyollar fırsatı kaçırmaz, Avrupa'dan da aldıkları takviye ile Kurtuba'ya saldırırlar. Asırlardır Müslümanlarla iç içe yaşayan halk, camilere, kütüphanelere alışıktır ama Başpiskopos Juan Ximinez'in kışkırtmaları ile şirazeden çıkar, güzelim sarayları tahrip eder, ele geçmez kitapları odun gibi yakarlar. Engizisyon mahkemeleri üç vardiya mesai yapar. Kurtuba Camii'ni ahır olarak kullanır, canım Medinet-üz Zehra'yı kuruturlar.

GIRNATA, AH GIRNATA!

Hristiyanlar, bütün Arap beyliklerini ele geçirseler de Gırnata'daki Beni Ahmer Devleti 250 yıl daha yaşar. Bu devletin güçlü bir ordusu yoktur ama arazi savunmaya müsaittir. Onlar da daha ziyade kültür ve sanatla ilgilenir, sosyolojinin babası İbn-i Haldun, Lisanüddin İbni Hatip ve Makkari gibi âlimlerle adlarını cihana duyururlar.

1492'de Kastilyalı Ferdinand ile Aragon Kraliçesi İsabella evlenip güçlerini birleştirir ve “İspanya Krallığı”nı kurar. Ferdinand'ın ilk işi Gırnata'yı kuşatmak olur. Cebelitarık Boğazı elden çıktığı için, Afrikalı Müslümanlar imdada koşamaz. Bunun üzerine Beni Ahmer hükümdarı Abdullah, şair Ebû’l-Beka'nın kaleminden çıkma bir feryatname ile II. Bayezid'i yardıma çağırır. Ancak o yıllarda Bayezid, Cem Sultan meselesi ile boğuşmaktadır. Memlükler karada güçlüdür ama donanmaları bulunmaz. Buna rağmen Papa'dan Ferdinand'ın dizginlenmesini ister “Filistin Hristiyanlarının huzuru açısından” katliamın durmasını arzularlar.

Gırnatalılar sonuna kadar döğüşmeye kararlıdır lâkin hükümdar Abdullah “İspanyollara güvenilmez” diyenlere kulak asmaz, anahtarları sunup şehri ve ahaliyi kurtarmaya bakar. Niyeti Fas'a gitmek, zaman zemin bulunca geri dönmektir bir daha. Padul Tepesi'nden son defa Gırnata'ya bakar, şehir toz, duman içindedir, ümmet-i Muhammed'in feryadı arşa çıkar. Abdullah bu kadarını beklemiyordur, diz üstü çöker ve çocuk gibi ağlamaya başlar. 8 asırlık Endülüs hâkimiyeti son demlerindedir. Sil baştan ordusunu toplamayı, ölümüne bir kavgaya tutuşmayı arzular, meğerki geçmiş ola.

Biliyor musunuz? İspanyollar o mıntıkayı hâlâ “Arap'ın ah ettiği yer” (Suspiro del moro) diye anarlar.

HÜLAGÜ'NÜN ARDINDA...

İspanyollar anlaşmaya uymaz, yangından mal kaçırırcasına yağma yaparlar. Elhamra ve Bedayin sarayları tahrip edilir, Gırnata, Gırnata olmaktan çıkar. Hazret-i Osman'ın yazdığı Kur’ân-ı kerîmin bire bir kopyası olan ve zar gibi ince zümrüt levhalar üzerine kazınan Mushaf-ı şerîfi kırar, fildişinden mamul rahleleri kapıp kaçırırlar.

Haçlılar sadece işlerine yarayacak sanatkârları hayatta bırakır, diğerlerinin gözünün yaşına bakmazlar. “Quien tiene moro tiene oro” yani “Mağriplisi olan altın buldu” der ve ne yapıp yapar bir Müslüman bahçıvan edinmeye bakarlar. Sahipsiz çocukları Hristiyan olmaya zorlar, sahur vakti bacası tütenleri bacaklarından asarlar.

İspanyollar bugün belki bir bu kadar daha turizm geliri getirecek eserlere kıyarlar. Bizzat Ferdinand'ın emriyle yarım milyon yazma eseri meydana yığar, şölenle yakar, külünü göğe savururlar.

Osmanlı içinde bulunduğu zor şartlara rağmen bu çığlığa bigâne kalamaz. II. Bayezid'in, Kemal Reis komutasında gönderdiği donanma İspanyol sahillerini harmanlar. Leventler ulaşabildikleri mazlumları kurtarırlar.

Musevilerin hâli daha perişandır, bunlar Avrupa'da zerre kadar sevilmez, hiçbir ülkede barınamaz. Gölgesine sığınacak bir hamileri olmayınca ortada kalırlar.

İşte yöreye varan Kılıç Ali Paşa, Müslümanları toplarken Yahudileri de ayırmaz. Bir kısmını İstanbul'a getirir, bir kısmını da Selânik'e bırakırlar. Yahudiler nazlı hilalin altında huzur içinde yaşar.

Endülüs'te Tam Bir Felaket Yaşanır: Ferdinand ve Isabella Müslümanları Gözlerini Kırpmadan Öldürtür - 2. Resim

KOLOMB KİMİN NESLİ?

İspanya'da kan gövdeyi götürürken işini bilen Yahudiler sisteme entegre olur ve sarayı gayeleri uğrunda kullanırlar. Kral Ferdinand kül yutan bir tip değildir ve Kristof Kolomb'dan hiç hoşlanmaz ama Kraliçe İsabella, her imkânı önüne açar. Evet dünyanın dört bir yanında koloniler kuran ve insan ticareti yapan Kolomb kendisine yapılan yatırımların altında kalmaz, altın yağdırır İspanya'ya.

Bazı araştırmacılara göre Kolomb kimliğini saklayan bir Yahudi'dir. Bu iddianın sahipleri Amerika'da Hebron, Salem, Bethlehem, Zion ve Judea (Yahuda) isimleriyle kurulan şehirlerin tesadüf olamayacağını söyler, bu arada çok miktarda Yahudi'nin yeni kıtaya yerleştirildiğini yazarlar. Bu planlı çalışma meyvelerini verir, gün gelir ABD'de söz sahibi olurlar.

Endülüs'te Tam Bir Felaket Yaşanır: Ferdinand ve Isabella Müslümanları Gözlerini Kırpmadan Öldürtür - 3. Resim

Kaynak: Türkiye Gazetesi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...