Eşler birbirlerini niye üzerler? Bu dünyada cennet hayatı yaşayamayız

İki taraf veya birisi dinimize uymayınca çocukların o masum gözleri anne-babanın bağrışmalarına şahit oluyor. Hayatlarını etkileyecek travmalar yaşıyorlar.
ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - İslamiyet iki dünya mutluluğu için gönderildi. Uyulduğu müddetçe elbette. Günümüzde mutlulukla başlayan evlilikler yıllar içinde hayatın getirdiği sıkıntılarla çileli birlikteliklere dönüşüyor. Bunun sebebi her iki tarafın da dinimizi yeteri kadar öğrenmemesi ve uymaması şeklinde karşımıza çıkıyor.
NE İÇİN EVLENİLİR
Dinimizde haramlardan korunmak, sünnete uymak yani ahirete birlikte hazırlanmak için evlenilir. Fakat o hazırlık eksik olunca sökün edip gelen kavgalar, tartışmalar gittikçe büyüyor. İki seven arasındaki mesafeler açılıyor. Anlaşmazlıklar alıp başını gidiyor. Çocukların o masum göz bebekleri anne-babanın sık sık bağrışmalarıyla büyüyor. Hayatlarını etkileyecek travmalar yaşıyorlar. Yazık değil mi bu yavrucaklara.
Dinimizde ibadetlerden feyz alınır. İnsan ibadet ettikçe dünyanın faniliği kalbine işler. Bu dünyanın geçici olduğunu, ahiretin sonsuz olduğunu hisseden, edebilen insan sabırlı ve anlayışlı olur. Çıtayı yüksek tutmaz. Dünyanın gösterişlerine aldanmaz. Kanaat sahibi olur. İşte bu nokta mühim. Bu duygular eksik olursa yerine dünya hevesleri doluşur ve karşılıklı zıtlaşmalar başlar. Sabır duygusu az, dünya hevesi yüksek olan eşler birbirlerine olmadık isteklerle sıkıntı vermeye başlarlar. Sadece istek de değil elbette. Bir tarafın insanlık icabı kusurları diğer tarafca büyütülür ve dile dökülür. Diğerinde de sabır eksik olduğu için katlanamaz gelen sıkıntıya.
Önce küçük suçlamalarla başlayan yüklenişler karşı tarafın nefsine ağır geldiğinden gittikçe alevlenir ve tartışmaya dökülür. Öfke gelince göz kararır demişler. İşte bu sırada tartışmanın çıkış sebebinden daha büyük hatalar yapılmaya başlanır. Öyle sözler edilir ki çok daha kırıcı olur. Çünkü şeytan da devrededir. İnsanın öfkelendiği anda aklı örtülür ve sözünün nereye gideceğini bilemez.
KUL HAKKI BİLİNSE YETER
İlk başlarda bu tartışmalardan sonra pişmanlık olur. Evliliğin ilerleyen yıllarında tartışmalar öyle artar ki bu pişmanlıklar da yaşanmaz olur. Kısacası hayat çekilmez olur. Hâlbuki iki taraf da dinimizde evlilikte neler yapmaları gerektiğini, yani karı koca haklarını öğrenselerdi bunlar yaşanmaz veya minimumda kalırdı. Bir şeye dikkat edilse bu kavgaların büyük çoğunluğu yaşanmaz: Kul hakkı... Sadece kul hakkının ne demek olduğu bilinse çoğu kavgalar başlamadan biter aslında. Fakat ne yapalım ki insanımız dinimizi yeteri kadar öğrenmiyor.
SONSUZLUK İÇİN YAŞAMAK
Bizler bu dünyada cennet hayatı bekleyemeyiz. Onun yeri burası değil. Dört dörtlük bir hayat kimse için mümkün değil. Ne için yaşadığımıza dikkat etmeliyiz. Bir mümin sonsuzluk için yaşar. Ahiretin sonsuzluğunu biraz olsun idrak edebilen insanın gözünde bu dünya küçülür. Fakat dünyayı öne alırsak isteklerimizin sonu gelmez olur. Çünkü dünya nefsin isteklerinin olduğu yerdir ve nefsin ana özelliği doymamasıdır.
(devam edecek)