Görünüşte bir kelime: Efendim - Günün Yazısı

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Görünüşte bir kelime: Efendim  - Günün Yazısı
Yaşam Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Şeytan ve nefs, insanı helak etmek için her fırsatı acımasızca kullanıyor... Şeytan, ‘Ben zaten helak oldum, beraberimde götürebildiğim kadar kul götüreyim’ derdinde...

ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - Nefsin ise zaten gıdası Rabb’imize düşmanlık... O’nun yasak ettiklerini çılgınca istemekte...

Öyle ise Allahü teâlânın rızasını kazanma derdinde olan biz müminler de bunun için her fırsatı, her silahı kullanmalıyız... Nefsi hizaya getirmek... Zor iş... Öyle ahmak bir mahluk ki; kendisiyle birlikte üzerinde bulunduğu bedeni de sonsuz felakete sürüklemek istiyor... Bile bile yapıyor bunu...

Bir gün arkadaşlarla oturuyorduk... Ehl-i sünnet büyüklerini tanımadan önce de liseden arkadaştık... Lisedeki moda konuşma ve davranış tarzı ile bu büyükleri tanıdıktan sonraki olması gereken ahlak taban tabana zıt elbette...
İkisi arasında idare ettiğimiz günler... Biliyoruz ki bu yolun olmazsa olmaz şartlarından biri de edep...
Şah-ı Nakşibend (kuddise sirrehül aziz) hazretleri; ‘Bizim yolumuzun başı edep, ortası edep, sonu edeptir...’ buyurmuşlar...

Peki niye hâlen eski tas eski hamam bir düşünce ve davranış hatasındayız diye kendi kendimizi yiyoruz...
Sen güneşi gör ama nefs mağarasında karanlıklarda kal...

Edebe bürünemeyince alınan feyz de ona göre oluyor... Bunun da farkındayız...

Üzerinden, sözlerinden edep akan büyüklerimizle bir araya geldikçe ne kadar kaba olduğumuz daha bir ortaya çıkıyor...
Ama bir türlü o çizgiye yanaşamıyoruz...

Dıştan içe yöneliş... İlaçlardan biri de bu... Dışı olması gereken zarafet çizgisine getir; maneviyatın da o noktaya zamanla gelir diye izah edebilirim...

Şimdi örneğini verince daha iyi anlaşılacak...

İşte o gün arkadaşlarla otururken... İçimizden bir tanesi bir anda ‘Efendim’li konuşmaya başladı...

İlk olarak yüzümün kızardığını hissettim, ona hayranlıkla birlikte...

Öyle ki, iki cümlesinden biri ya efendimle başlıyor veya bitiyordu...

Şimdiye kadarki iletişim şeklimizde ve kullandığımız dilde hiç yer bulmamış bir çıkış yapmıştı...

Niye yaptığını hepimiz biliyorduk... Şu nefs artık bir hizaya gelmeliydi... Ayıp olacak, suçlanacaksın veya alay ederler şeklindeki nefsani endişeleri aşmıştı... Başka türlü olmayacaktı...
Hepimize öncü olmuştu...

Ama ya ben... Ben niye söyleyemiyordum bu kelimeyi... Buna engel olan neydi?                                     (devam edecek)

 

BİR DAMLADAN MEYDANA GELDİLER - SOHBET

>> İlim öğrenmenin 4 şartı: 1- Susmak ve edepli olmak. 2- Dikkatle dinleyip ezberlemek. 3-Öğrendiği ile amel etmek. 4- Başkalarına öğretmek, herkese yaymaktır.
>> Allahü teâlâya itaat etmek, bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarın dişleri de helal lokmadır.
>> Allah korkusu, seni Ona ulaştırır ve kendini beğenmekten uzaklaştırır.
>> Misafir ağırlamada dahi israf helal değildir.
>> İnsanlardan gelen sıkıntılara sabretmeyen, onlara karşılık vermeyi terk etmeyen kimse sabırlı sayılmaz.
>> İyi huy, başkalarını incitmemek ve onlardan gelen sıkıntılara katlanmaktır.
>> İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, hasedi ve kıskançlığı terk eder.
>> Kibir sahipleri, kendilerinin bir damladan meydana geldiklerini ve sonra da çürümüş, kokmuş leş olacaklarını bildikleri hâlde yine de kibirlenirler. Bunlar neyine güvenirler?

Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...