Kaybolmuş küçüğüm - Günün Yazısı

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Kaybolmuş küçüğüm - Günün Yazısı
Yaşam Haberleri  / Türkiye Gazetesi

 Anne babasının pazarda elini bırakmış, yandaki dükkânın önündeki oyuncaklara dalmış ve kaybolmuş bir çocuk...

ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - Sonrasında onları arar korkuyla gözleri...

Önce şaşkınlık ve küçük kalbine sızan büyük korku...

Yoklardır işte... Kalabalıkların içinde...

Yanından bir sürü insan geçer de hiçbir annesi değildir, babası değil...

Ağlar...

Kaybolmanın ızdırabıyla, kalbine doluşan korkuyla ağlar yavrucak...

İşte kendisine acıyan bakışlar başlamıştır bile etrafında...

“Vah vah kaybolmuş çocuk...” ve sorular... başında biriken insanlardan acıtıcı sorular...

“Yavrum kayıp mı oldun sen”

Cevap veremez küçüğüm... Gözyaşları içinde başını sallar: ‘Evet’...

Korku dağ dağ büyür minik kalbinde ve sadece ağlar... Çaresizce...

Acı... Tarifsiz acı...

Ne kaybolmasına sebep olan oyuncaklar kalmıştır az önceki... Ne de korkudan başka bir his...

Nerededir şefkatli annesi?.. Nerededir onu koruyan babası?..

O merhametin sıcaklığının yerine şimdi kaybolmanın soğukluğu vardır sadece...

İşte Allahü teâlâdan uzak kalan da bu misal yaşar aslında bu âlemde... Farkında olmadan en olmazı, bir başka deyişle ‘en olması gerekeni’ kaybetmiştir...

İstediği kadar dünya zevklerine, o fani oyuncaklara dalıp gitsin... Onlardan zaman zaman başını kaldırdığında ‘şefkat’ arar... Rûhunun derinliklerinde kaybettiği maneviyatı arar...

Çoğu kimse ‘ismini koyamaz’ bu üşümenin... Tadar ama ismini koyamaz...

Kimi yazılara döker içindeki boşluk dolu arayışı, kimi dizelere, kimi notalara, kimi sûretlere... Izdırabını dillendirmek, can acıtan özlemi dindirmek için bir nebze... Ama bitmez, bitemez bir türlü nedense...

En nihayetinde onu Rabb’i yaratmıştır ve anne-babasından hesapların ölçemeyeceği mikyasta daha şefkatlidir...

Ama yaratıcısının yakınlığını terk etmiştir, uzaklara düşmüştür işte...

Ne yaparsa yapsın, o sıcaklığı bulamaz ve ısınamaz bir türlü rûhu...

Eğer hidayet gelip, son dine ve onun getiricisi Şanlı Resûl’ün (aleyhisselâm) yoluna uymak nasip olursa; hasret kaldığı o sıcaklığa yeniden kavuşur doya doya... Tadar doyumsuzca...

Hidayete kavuşanlar annesini bulan çocuk misali tazeler tazesi sevgiye, güvene ve neşeye adım atar... Kalbi ve rûhu yıllardır aradığı nura kavuşmanın hazzıyla huzuru tadar...

Aklı ve duyguları dünya fanisinin gereklerini yaparken, rûhu aslına uçar, masal tadında bir hayat yaşar...

Son dini doğru öğrenmek ve yaşamak şartıyla elbette...

Mektûbat-ı Rabbânî’deki şu mısralar çok şey anlatıyor:

İnsanların Rabb’inin, insanların rûhuyla,

Bir bağlılığı vardır, söz ile anlatılmaz.

İnsan için diyorum, işim yokdur maymunla.

Rûhsuz olan bir kimse, elbet rûhu tanımaz.

Kaybolmuş küçüğüm - Günün Yazısı - 1. Resim

Kaynak: Türkiye Gazetesi

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...