Ruhumu çalan hırsız - Günün Yazısı

Yıllar öncesine giderim zaman zaman... Beyin ne muhteşem... Bir buçuk kiloluk et değil o sadece... 100 milyar sinir hücresiyle bir muhteşem saray...
ÖMER ÇETİN ENGİN / İLAHİYATÇI - Geçmişimizi kaydeden bir organik video...
İşte buradaki kayıtlar yüzeye çıkar kimi zaman; ruhuma mazimi seyrettirir...
Bazen bana seyrettirdiği hatıralarımdan biri de mahallemizin geceleridir...
Çok haşarı bir çocuktum... Yerimde duramazdım...
İstanbul’un göbeğinde bu kadar ışık yoktu o zamanlar... Bu kadar da tozla kaplı değildi gökyüzü... Güneş bir başka parlardı İstanbul’da... Geceleri yıldızlar yanı başımızda gülüşürlerdi bize...
Böyle gecelerde anneciğim komşu teyzelerle evin önüne kurulurlardı... Şimdiki gibi poşetlerde değildi çekirdekler...
Açıkta külah içinde alırdık bakkallardan... Hepimiz çekirdek çitlerken bir tatlı sohbet yayılırdı kadınlar arasında... Ha bir de mis gibi çekirdek kokusu...
Şimdilerde hangi yiyeceğin mis kokusu kaldı sorarım size...
Çoğu evde gaz lambası hüküm sürüyordu o zamanlar... Yatsı namazlarından sonra uykuya çekilirdi bütün mahalle...
Camlar açık, tatlı rüzgârlar gülümserdi odalarımızda... Huzurla çekilirdik uykularımıza...
Fakirlik vardı ama ne gam... İnsanlık vardı ya...
Komşuda pişenler bize, bizde pişenler komşulara düşerdi...
Hele kandil geceleri yok muydu... Mis gibi helva kokuları alırdı mütevazı mahallemizi... Uhrevi güleç yüzlerle kandiller tebrik edilir, oruçlar açılırdı iftar saatinde...
Bizler annelerimiz sohbetler ederken, gecenin karanlığında bir başka neşeyle oynardık saklambacımızı... En ufak muziplik yeterdi gülüşlerimize...
Derken beynimin izlettiği görüntülerde görünüşte neşeli ama hain mi hain bir misafir geldi o saf mahallemize...
Bütün kadınların, erkeklerin, çocukların şaşkın ve meraklı bakışları arasında girdi aramıza... Daha önce hiç görmemiştik onu... Bütün sıra dışılığıyla bizi değiştirmeye başladı acımasızca... Üstelik bizim isteğimizle...
Aramızdan o tatlı muhabbetlerin, saflığın, tatlı yorgunlukların hırsızı olduğunu çok geç fark ettik... İş işten geçmişti...
Bir kasabaya gelip, ahalinin servetini alıp giden dolandırıcı misali soydu iç dünyamızın güzelliklerini...
Verdiği bir şeyler vardı ama... Hesaba bile gelmedi alıp gittiklerinin yanında...
Televizyon...
Bu dünyada herkes seferî! Sohbet
- Nefs-i emmareden kurtulmanın alameti, insanların övmesi ile ayıplamasını, eşit görmektir. İnsanların rağbetine sevinmek, önem vermemelerine üzülmek, basitlik ve akılsızlıktır.
- Eziyetlere katlanmak, kızmamak, güler yüzlü ve tatlı sözlü olmak, güzel ahlaktandır.
- Malı seviyorsan, yerine sarf et de sana sonsuz arkadaş olsun! Eğer sevmiyorsan, ye de yok olsun.
- Sabırlı kimseler, sıkıntılara katlanmayı huy edinenlerdir.
- İlmi arttıkça günahı artan kimse, şüphesiz ki helâk içindedir.
- Allahü teâlâyı sevenler, dünya ve ahiret şerefine kavuşarak gittiler. Çünkü Peygamber Efendimiz; “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyurdu.
- Öldüğünde sana fayda vermeyecek her işi terk et! Böyle yaparsan, ne zaman ölürsen öl, zararda olmazsın.
- Bu dünyada mukim yok, herkes seferî. Bunu anlayıp tedbirini alana müjdeler olsun.