Yetimler bayrağımızı görür görmez tanıyor! İhlas Vakfı Uganda sorumlusu: Bağışçılarımız sayesinde muhabbet tohumları taşıyoruz!

İhlas Vakfı kurban faaliyetlerini yürüten, Afrika ülke sorumlularından Osman Birpınar, "Ama garip olan, elektriğin, internetin, televizyonun olmadığı en ücra köylerde bile, okuma yazma bile bilmeyen, anası babası olmayan, küçücük yetim çocuklar Türk bayrağını tanıyor. Niye?" diyerek anlattıkları küçük bağışların nasıl büyük bir şeye dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Ülkemizde Asya'dan Afrika'ya pek çok yerde sivil toplum ve vakıf faaliyetleri yürüten kurumlardan biri olan İhlas Vakfı, sosyal medya hesaplarından sorumlularının bölgelerdeki tecrübelerini paylaşıyor.
Türkiye'den yapılan bağışları gerek Asya gerekse Afrika ülkelerinde ihtiyaç sahiplerine ulaştıran vakfın burada Osmanlı vakıf kültürünü yaşattığı görülüyor.
"TÜRKLERDEN BAŞKA KİMSE YOK ORALARDA"
Vakfın kurban faaliyetleriyle ilgilenen Afrika ülke sorumlularından Osman Birpınar, "En çok şaşırdığım şey, köylerde çok fazla yetim ve öksüz olması" diyerek Uganda'daki manzaraya şu sözlerle dikkat çekiyor:
"(Bu çocuklar) Sâri hastalıklardan ya da başka pek çok sebepten yetim kalmışlar. Sadece çocuklar değil köyler de yetim Afrika’da. Alt yapı çalışmaları yok elektrik yok su yok. İnsanlar tam olarak bir yokluğun içindeler. Türklerden başka kimse yok oralarda.
Ama garip olan, elektriğin, internetin, televizyonun olmadığı en ücra köylerde bile, küçücük okuma yazma bile bilmeyen, anası babası olmayan yetim çocuklar bile Türk bayrağını tanıyor. Niye?
Su kuyularında, yetimhanelerde hep Türk Bayrağı var çünkü. Ramazan’da iftar verenler, kurbanda et verenler hep Türkler. Biz de Afrika’ya yılın her zamanı hizmet ulaştırmak için gayret sarf ediyoruz. Önümüz kurban inşallah yine orada olacağız.
"HAFTALAR ÖNCE GİDİYORLAR ÇÜNKÜ..."
Vakıf ülke sorumlularını haftalar önce belirlenen ülkelere gönderiyor. Bunun önemli bir sebebi var. Birpınar bu durumu şöyle anlatıyor:
"2 hafta sonra oraya gideceğiz. Kurbanlık hayvanlarımızı seçeceğiz inşallah. Hayvanları öyle sürü halinde değil, tek tek seçiyoruz. 2 yaşını doldurup doldurmadıklarına, herhangi bir özrü olup olmadığına tek tek bakıyoruz. Bu seçtiğimiz hayvanları kurbanda kesilmek üzere küpeleyip ayırtıyoruz."
"BAYRAM TÜRKİYE'DEN ÖNCE BAŞLIYOR"
Bayram muhtaçların, öksüz ve yetimlerin olduğu yerlerde Türkiye'den önce başlıyormuş.
"Sonra Arefe günü geliyor artık. Bayram hazırlıklarına başlıyoruz. Yetimlerimize bayramlıklarını alıyoruz. Arefe günü köylerimize gidip bayramlıklarını dağıtıyoruz. Bayramlıkların dağıtılmasıyla zaten bayram havası başlıyor.
Bayram sabahı da erkenden kesime başlıyoruz. Her hayvanı güzelce yatırıyoruz. Gözlerini kapatıyoruz. Bağışçılarımızdan aldığımız vekalet doğrultusunda kasaba vekaleti veriyoruz. Besmeleler ve tekbirler eşliğinde hayvanımızı kesiyoruz." diyor Birpınar.
Hayvanların seçiminden kesimine vekalet usulüne titizlikle dikkat eden vakıf, kesim anlarında da bağışçılarını unutmuyor. Hepsini de videoya alıyor ve bağışçılara gönderiyor. Parçalanan etleri en ücra köylerdeki en ücra evlere kadar kapı kapı ulaştırıyor.
"BAĞIŞÇILARIMIZ SAYESİNDE MUHABBET TOHUMLARI TAŞIYORUZ"
Osman Birpınar, hem Asya hem de Afrika ülkelerine gönderilen küçük yardımların oralardan nasıl büyüdüğünü de şu sözlerle dile getiriyor:
"Şunu da söylemek istiyorum; Kıymetli bağışçılarımızın içi çok rahat olsun. Manevi mesuliyet endişesiyle, bu işleri çok ciddi bir titizlikle yürütüyoruz.
O baraka evlerde, yokluk ve imkansızlıklar içerisinde hayatlarını idame ettiren müslümanlar, yetim çocuklarına, yaşlı annesine bakan anneler, yalnız olmadıklarını hissediyor, bu onlara güç veriyor, moral veriyor.
Bugün oraya giden kurbanlarla, sadece oradaki yetimlerin karnı doyurmuyor aynı zamanda gittiğimiz yerlere muhabbet tohumları taşıyoruz. Orada yalnız olmadıklarını hissediyorlar. Bunun farkında olmak çok büyük bir nimet. Allahü teala tüm bağışçılarımızdan razı olsun."