Abdüllatif Uyan

Seyyid Fehim hazretlerinin bir talebesi anlatıyor: "Bir gün çıktım köyümden. Arvas'a gidiyordum...

Seyyid Fehim hazretleri bir sene Van'a gelmiş, oradan da Edremit denen bir nahiyeye gitmişti. Abdest almak için yürüdü çeşmeye...

Abdülvehhab adında biri anlatıyor: "Medrese tahsilini bitirdim. Daha ilerisini kimden okuyabilirim, diye sorup soruşturdum... 'Bitlis'te Abdülcelil Efendi var. Çok büyük âlimdir' dediler.

Seyyid Fehim hazretleri Arvas'tan Van'a gelmişti. Mevsim yaz olup bunaltıcı sıcaklar vardı... Bir genç, dağdan kar getirip arz etti Seyyid Fehim'e.

Seyyid Fehim hazretleri, birkaç sevdiğiyle her sene Müks'ten Van'a gelir ve kendisini çok seven Ahmed Bey'in evinde kalırdı. Bir sene gittiğinde Ahmed Bey hacda idi. Buna rağmen onun evinde kaldı yine.

Seyyid Fehim hazretleri zamanında Van'da maliye müfettişi olan Necati Bey anlatıyor:

Gürpınar'da Hacı Ali adında, Seyyid Fehim hazretlerini çok seven biri vardı. Van'dan çıkmış köyüne giderken ıssız bir yerde bir hasmıyla karşılaştı.

Abdullah adında Arvaslı biri anlatıyor: "Hac için Arvas'tan çıktım bir sene. Mekke'ye vardım. Haccımı eda ettim.

Seyyid Fehim hazretleri hayattayken herkes huzur içinde yaşıyordu. Vahşi hayvanlar bile yan yana gezerlerdi dağlarda.

Seyyid Fehim Efendi (rahmetullahi aleyh), üstadını çok sever, bir an ayrılmak istemezdi yanından.

Seyyid Fehim Efendi, üstadı Seyyid Taha hazretlerini ilk defa Nehri'de gördü ve görür görmez hayran oldu.

Evliyanın büyüklerinden Seyyid Fehim hazretlerinin, henüz çocukken harikulâde hâlleri vardı...

Seyyid Fehim Efendi, genç iken bir bayram gününde çok güzel bir elbise giyip çıktı evden. Kendi de çok güzeldi zaten! Şeyhu adında güngörmüş bir zat, onu böyle görünce üzüldü. Ve kendi kendine;

Bera bin Azib (radıyallahü anh) anlatır: "Resulullah Efendimiz; hicretin altıncı senesinde umre yapmak için bin dört yüz sahabiyle Mekke'ye gitti.

Bir kâfir ölüp kabre girdiğinde çirkin elbiseli ve pis kokulu biri gelir yanına. Onu görüp iğrenir. Fena halde bunalır.

Ölen kişi kâfirse; öleceği zaman, çirkin suratlı ve korkunç görünüşlü melekler, ateşten elbise ve katrandan gömleklerle gelirler.

Mümin kabre konunca Münker ve Nekir meleklerinin suallerine cevaben "Rabbim Allah, dinim İslâm ve Peygamberim Hazret-i Muhammed'dir" der.

Bayezid-i Bistami hazretleri talebeleriyle bir şehre gitmek için yola çıktılar. Tam şehre yaklaşmışlardı ki ahalinin, kendisini karşılamak üzere yollara döküldüklerini gördü. Derhâl çıkınını açtı.

Bera bin Azib (radıyallahü anh) anlatır: "Uhud Harbi'nde Sevgili Peygamberimize, yüzü zırhla örtülü bir kişi gelerek 'Yâ Resulallah! Harb edeyim de sonra mı Müslüman olayım, yoksa hemen mi?' diye sordu.

Bera bin Azib (radıyallahü anh) anlatır: "Medine'ye ilk hicret eden, Mus'ab bin Umeyr ile Abdullah İbni Ümmi Mektum idi.