Abdüllatif Uyan

Çelebi Hüsrev, Anadolu evliyasından. Kabr-i şerifi Konya'dadır. Bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki sordu onlara:

Manisa'nın Kula ilçesinde yatan bir velî var.

O hırsla gelip neticeyi bildirdi bu veliye: - Beni o zengine gönderdiniz ama hiçbir şey vermedi.

Bugün, Manisa'nın Kula ilçesinde medfun bir Hak dostundan bahsedeceğiz.

Bugün, Gebze'de medfun bulunan bir Hak dostundan bahsedeceğiz. "İlyas Bey"den. Bu zat, Gebze'nin fethine katılmış ve şehit düşmüş bu toprakta.

İzmit'te medfun bir evliya zat var. "Ahmet Hilmi Efendi"... Kabr-i şerifi, Bağçeşme kabristanındadır.

Sultan Baba, Gölcük'te yatan bir velîdir. Bir gün, bir grup insan huzuruna geldi ve; - Hocam, biz hacca gitmek istiyoruz. Bir emriniz var mı? diye sordular. - Bu sene kalsın. Ertesi yıl gidersiniz, buyurdu.

Bugün, Gölcük'te yatan bir Allah dostundan bahsedeceğiz. "Sultan Baba"dan...

Kadı Şeyh Efendi, Manisa-Alaşehir'de medfun bir velîdir. Bir grup talebesiyle sefere çıktı bir gün. Dönüşte Manisa'ya yaklaşmışlardı ki, talebesinden biri huzuruna geldi ve - Hocam, ben önden gidip, gelmekte olduğumuzu haber vereyim, diye arzetti.

Manisa-Alaşehir'de medfun bulunan bir velî var; Kadı Şeyh Efendi... Sohbetlerinde sık sık; - "Dert, ahiret derdidir!" der ve eklerdi:

Çelebi Cemaleddin, Anadolu velîlerindendir. Bir gün sevdiklerine; - Bu dinde en zor iş nedir, biliyor musunuz? diye sordu.

Çelebi Bostan, Konya'da yetişen velîlerdendir. Bir gün, - İnsan kabre girince, Allahü teala ona "Dört sual" soracak, buyurdu. Bu sualleri ve cevaplarını ezberlemek, her mümine farzdır.

Çelebi Abdülcelil, Mısır'da yetişen velîlerdendir.

Muslihiddin bin Alaüddin, 1575'te Edirne'de vefat etti. Bir günkü sohbetinde buyurdu ki: - Söz dinleyen kazanır. Nefsine uyan ziyan eder. Büyüklerimiz "Sor kurtul"buyurmuşlardır. Ve şöyle devam etti:

Efendimiz, bir gün evlerinde otururken "Hz. Ebû Bekir" gelip; - Yâ Resulallah, bugün çok açım, diye arzetti. Efendimiz cevap vermediler. Biraz sonra "Hz. Ömer" gelip arzetti.

Hazret-i Alî "radıyallahü anh" bir sabah namâzına gidiyordu ki, az ilerde bir ihtiyarın da aynı yöne gittiğini gördü. Ama çok yaşlı olduğu için gayet yavaş ilerliyordu. Hz. Ali'nin ise acelesi vardı. İlk rek'ata yetişmek istiyordu çünkü.

Efendimiz, bir harpte alınan ganimet mallarını mücahit gazilere taksim ediyordu bir gün. Ama her mücahide "bir hisse" verirken hazret-i Ali'ye "iki hisse" verdiler.

Hazret-i Hafsa"radıyallahü anha". Hz. Ömer'in kızı, Efendimizin muhterem hanımıdır. Önce hazret-i Huneys ile evliydi.

Cemel Ali Dede, Konya'da yetişen evliyadandır. Bir gün; - Huzura ermenin yolu nedir? diye sordular bu zata. - Sabırdır, buyurdu. Ve şöyle izah etti:

Cemaleddin Uşşakî, Anadolu'da yetişen evliyadandır. 1751'de İstanbul'da vefat etti. Bir gün cemaatine; - İnsanın en büyük düşmanı kimdir, biliyor musunuz? diye sordu. - Bilmiyoruz, dediler.