Abdüllatif Uyan

Hazret-i Ömer halîfe iken bir çoban, iki arkadaşıyla sürüsünün önünde oturuyordu.

Câhil bir köylü, Hazret-i Alî'ye;

Efendimiz aleyhisselâm bir gün mücessem nûr misâli Kâbe'ye yürüdü.

Aliyyül Mürtezâ’nın annesi Fâtıma hâtun bir gün Efendimizi ziyârete gelmişti. O da Kur’ân-ı kerîm okuyordu.

Hazret-i Sefîne (radıyallahü anh), Efendimizin de hazır bulundukları bir harbe katılmıştı. Ancak bir molada, ayrıldı ordudan.

Efendimizin âzâtlı kölesi Zeyd bin Hârise (radıyallahü anh), kirayla katırcı tutup sefere çıktı. Şehirden uzaklaştılar.

Efendimiz buyurdu ki: Bir kimse, ne zaman bana bir salevât getirirse, Hak teâlâ, o salevâttan bir melek yaratır. Ve ona emreder ki:

Amasya velîlerden Alî Hâfız Efendi bir gün, ağaçların yan sürgünlerini buduyordu.

Alî Hâfız Efendi bir gün sohbet ederken talebeleri, gördükleri rüyâları anlatıyorlardı.

Amasya velîlerinden Alî Hâfız Efendi’nin talebelerinden biri, bu zâtı görmeden önce, elinde saz, köy köy dolaşır, saz çalıp türkü söylerdi.

Amasya velîlerinden Alî Hâfız Efendi zamânında Garip Hâfız isminde bir zât vardı.

Alî Hâfız Efendi’nin sevdiklerinden Ziyâeddîn Efendi vefât etti. Çocukları, durumu Alî Hâfız Efendi'ye bildirmek için bir haberciyi dergâha yolladılar. Haberci dergâha geldi.

Amasya velîlerinden Alî Hâfız hazretleri, gözü yaşlı bir zâttı. İslâma uymayanların âhirette kurtulmalarını düşünür, onlar için ağlardı!

Halîfe Mansûr, meşhur âlimlerden Ebû Hanîfe, Süfyân-ı Sevrî, Mis'âr bin Kedâm ve Şüreyk bin Abdullah'ı, kadılık teklif etmek için huzuruna çağırdı.

Seleme bin Dînâr hazretleri,Tâbiîn’in büyük âlim ve velîlerindendir.

Tebe-i tâbiînin büyük hadîs âlimlerinden Selâm bin Ebî Mutî hazretleri anlatır: Bir hastayı ziyârete gitmiştim.

Sa'îd bin İyâs hazretleri Basralı hadîs âlimlerindendir. Bu zât şöyle anlatıyor:

Sâbit bin Eslem Benânî hazretleri şöyle anlatıyor:

Sâbit bin Eslem Benânî hazretleri şöyle anlatıyor:

Sâbit bin Eslem Benânî hazretleri anlatıyor: