Ahmet Demirbaş

Hatice Turhan Sultan, faytonuyla Azapkapı'ya doğru yol almaktadır... Boyu büyüklüğünde su testisini sürükleyen minik bir kız dikkatini çeker!

Abdullah bin Mübârek hazretleri, Şam'a gidiyordu. Yolda birisini gördü. Ölmüş merkebinin başına oturmuş kara kara düşünüyordu!..

Orhan Gâzi, fırsat buldukça Geyikli Baba'nın duasını alır... Nitekim, bir ziyaretinde; gittikçe genişleyen devletin yıkılmaması için duâ etmesini ister...

İstanbul'u suya kavuşturan Koca Mimar, vefat etmek üzeredir... Bakarlar ki evinde, cenazesini yıkayacak kadar bile su yoktur...

"Yüz kırk üç yaşındayım. Bendeki bu kuvvet, helal lokmalar sebebiyle hâlâ mevcuttur. Mayam temiz olmasaydı vücûdum da gevşek olurdu..."

"Ebu Bekir'in malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekir'i dost edinirdim..."

Evliyânın büyüklerinden Ali Bekka hazretleri çok ağlardı. Öyle ki gözyaşları yüzünde iz bırakmıştı. Bir gün çok ağlamasının sebebini sordular...

İkinci Mahmud Han, tebdil-i kıyafetle dolaşırken, yolu bir kahvehaneye düşer. Herkesin "Tıkandı Baba" diye hitap ettiği çaycıya bunun sebebini sorar.

Çok cömert bir zat vardı. Elinde avucunda ne varsa dağıttığı gibi, başkalarından borç alır yine fakirlere verirdi. Bu adamcağız bir gün hastalanır!..

Gencin biri, bir kıza âşık olur. Babasından ister. Ancak adam evinden kovar! Naçar kalan delikanlı, o bölgedeki evliya bir zata gidip, durumu anlatır...

İmâm-ı Şâfiî hazretleri, rüyâsında Peygamber Efendimizi görür. Resulullah Efendimiz kendisine bir terazi hediye eder!

Mahmûd Gaznevî, adamlarına "Haydi kalkınız! Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretlerine gidelim" dedi. Sonra birlikte o mübareği ziyarete gittiler...

Bir gün, gayrimüslim bir vatandaş, İkinci Murad Han'ın huzuruna çıkar ve askerlerinin, bahçesinden izinsiz elma aldıklarını söyler!..

Bir gece yarısından sonra, Hazret-i Mevlana'nın dergahının kapısı çalınır. Talebeleri açıp bakarlar ki karşılarında sarhoş bir genç duruyor!..

Bayezid Han?, muhteşem bir cami yaptırmak ister. Mimarlar bugünkü Ulucami'nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Ancak bir pürüz vardır!..

"Evlatlarım, rüyalara güvenilmez. Rüyadaki padişahlığın ne kıymeti var? Uyanıkken ele geçene bakmak lazım. Bu din edep dinidir!"

İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Eyyûb aleyhisselâmın çok mal ve serveti ile on oğlu vardı. Allahü teâlâ, onu imtihân etmeyi murâd etti.

"Ey Bilâl! Eshâba haber ver etraftan odun toplasınlar, Alkame'yi yakacağız. Çünkü, annesi ondan razı değildir!"

Medresede genç bir talebe, cumâ günü hastalanır ve odasında dinlenirken uyuyakalır. Rüyâsında Peygamber efendimizi görür!

Yûnus Emre, Tapduk Emre'nin dergâhında ilerleyemediğini zannederek, üzüntüsünden dağlara çıkar! Dolaşırken, iki gence rastlar!..