Alper Görmüş

Mevcut güç savaşında yetkisiz iktidar kullanıcılarına karşı siyaseti savunmanın etkili ve inandırıcı olabilmesinin temel bir şartı var...

"Biz kardeş değil miyiz?.." Evet ama iktidardaki kardeşlersiniz... Bu, her şeyi değiştirir.

Son "laiklik bildirisi", CHP içindeki ulusalcı milletvekilleriyle İşçi Partisi arasındaki flörtleşmenin yeni bir aşamasına tekabül ediyor.

CHP, "Meclis'te başörtüsü"nü mesele etmedi. Ben, edeceğini yazmıştım. Mahcubum, memnunum, devamını diliyorum...

Bazılarına göre, 2004'teki MGK belgesi, onu izleyen bütün hükümet karşıtı yasa dışı eylemleri meşrulaştırıyor...

Taraf'ın "2004'teki MGK belgesinin uygulanması" diye öne sürdüğü argümanlar, 'bu gazetede hiç mi editoryal sağduyu kalmadı' dedirtiyor.

Her şey ve her geçen gün, cinayetin, devlet içinde ve dışında kolları olan amorf bir yapının müşterek bir faaliyeti olduğunu gösteriyor.

Faili meçhul cinayetlerdeki "devlet sırrı" zırhı, JİTEM operasyonlarının bir MGK kararına dayandırılarak yürütülmüş olmasıyla ilgili olabilir mi?

Cumhurbaşkanı Sezer, 25 Ağustos 2004 tarihli MGK gündemine günlerdir tartıştığımız karar tasarısını getirdiğinde, ülkedeki atmosfer aşağıdaki gibiydi...

2004'ün "irtica odağı" AK Parti'nin "irticaya karşı" verdiği traji-komik mücadeleyi, 2004'teki MGK kararıyla görevli kılınan BUTTK'nın varlığından daha iyi hiçbir şey anlatamaz.

Hükümetin "Cemaat'i bitirme" kararlılığı mı, "hükümeti bitirme" kararlılığındaki darbeci generallere karşı hükümetin oyalama taktiği mi?

Eskiden Muzır Kurulu üyelerinin ruh hallerini çok merak ederdim, şimdi onların yerini "devlet sırrı" hâkimleri aldı.

Bir ülkede vatandaşların tercih imkânları ne kadar çok ve çeşitliyse, o ülkenin yönetimi o kadar demokratiktir.

Barzani'nin Diyarbakır ziyaretini "Hükümet yeni muhatap arayışında" diye yorumlayanlar yanıldı...

Engin Çeber'i cezaevinde işkenceyle öldüren üç memura müebbet hapis cezası kesinleşti... Medyanın bu habere ilgisi düşündürücüydü.

Tartışmada muhafazakâr aydınlar, reşit insanların nasıl yaşayacakları hususunda devlete hiçbir sorumluluk ve görev düşmediğini savundular...

Erdoğan ve Arınç arasındaki gerilim siyasi hesaplardan değil, 'başka hayatlar'a iki farklı muhafazakâr bakıştan kaynaklanıyor...

Bülent Arınç'ı "şimdi sevmeye" başlayanlar gibi "şimdi sevmemeye başlayanlar" da ciddi bir moral çelişki içindeler.

Galiba hayatlarımızda gereğinden fazla siyaset var ve onun dikte ettiklerinin dışındaki değerler hayatlarımızdan hızla uzaklaşıyor...

Sanki bir "özgürlükler deposu" var ve birileri depodan "özgürlük" alınca "bizim" özgürlüğümüz azalacakmış endişeleriyle kendimizi harap ediyoruz.