Anlat Derdini Feridun Ağabey'e

Feridun Ağabey, İstanbul'da 32 hatta ücretsiz aktarma imkânı tanıyan İETT’nin M7 ve T4 hat yolcularını görmezden gelmesi "Biz bu şehrin insanı değil miyiz" dedirtiyor!..

“Muhterem Feridun Bey, ben Mersin Tarsus'ta ikamet eden bir vatandaşım. Yaşım 95 ve Emekli Astsubayım. Elimden geldiğince başta yakın çevrem olmak üzere gördüğüm sorunları sizlere aktarmayı vatandaşlık görevi olarak bildim. Bu göndereceğim yazımı neşrederseniz memnun olurum. Bilvesile selam eder kolaylıklar dilerim.

Feridun Ağabey inşallah iyisinizdir. Ben Türkiye gazetesi okuyucusuyum. Uzun zamandır köşenizi takip ediyorum, ben de karar verdim size yazmaya. Çünkü bilginize ihtiyacım var.

Bir okuyucumuz, Yayın Koordinatörümüz Yücel Bey'in 26 Kasım 2020 tarihli köşe yazısını okuduktan sonra orada anlatılan hukuksuzluğa benzer bir olayı anlatmak istediğini belirterek şu maili göndermiş:

Feridun Ağabey, bankaların akıllı telefonlardaki internet bankacılığı için müşteriden istediği altı rakamdan oluşan şifreler, güvenlik sebebiyle altı ayda bir güncelleniyor. Bunu sistem otomatik olarak istiyor. Ama güncelleme şartı olarak ilk önceki iki veya üç şifrenin tekrar girilmemesi gibi bir de şart getiriyor.

“Feridun Ağabey, öncelikle birçok insana yardım ettiğinizi ve insanları sınıflandırmadan ön yargısızca çaresizlere derman olduğunuzu biliyor ve bundan dolayı size minnet ve saygı duyuyorum.

Feridun Ağabey, bu yazı gezegende bulunan mütevazı bir ülke için yazılmıştır. Politik eleştiri amacı yoktur. Fazlı Erhan (ilkokul), Zeki Işık (ortaokul), Macit Tanrıkulu (ortaokul), Hamdi Ayyürek (lise), Muhittin Erküçük (lise), Nevzat Soner (lise), Mustafa Namdar (lise), Meziyet Bayındır (lise) ve Fahri Ünal (üniversite) 15 yıl süren gariban öğrencilik dilimimde rol modellerim olmuştur. Aradan 35-40 yıl geçmesine rağmen bana öğrettikleri hâlâ hafızamda yer ediyor. Keşke onlar gibi on binlerce öğretmenimiz daha olsa…

Feridun Ağabey, vatandaşın temel kullanımlarından olan elektrik, su ve doğalgaz faturalarındaki kuruşlu küsuratlar kurum, bayi ve banka veznelerinin haksız kazancı oldu. Vatandaşın üstünü alamadığı kuruşlu küsuratlar yüzünden binlerce veznede önü alınamaz şekilde hem haksız hem de vergisiz kazanç birikimleri birilerinin ceplerini doldurmaya başladı.

Feridun Ağabey, ben kimse ile işi olmayan, kimseye zarar vermeyen, çiçeklerle böceklerle konuşan onlarla arkadaşlık eden, gökyüzüne şiirler yazan 20 yaşında hayat dolu bir kızım. Agresif ve sinirli bir yapım var ama bu zamana kadar bana zarar vermeyen kimseye zarar verdiğim görülmedi. Bana zarar verseler bile insanlara dokunmaya kıyamadım. Ama ben insanlara kıyamadıkça onlar bana kıydılar.

Yarım asırdır yerkürede yaşamaya çalışıyorum. Bolu, İstanbul, Edirne, Tokat, Manisa, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak gibi illerimizin çeşitli noktalarında yaşadım (bulundum). Hâlen Bolu’da ikamet ediyor, Zonguldak ilinin bir ilçesinde çalışıyorum...

Feridun Ağabey, yılbaşı yaklaştı. MAHKÛMDER olarak her cezaevi koğuşuna bir duvar takvimi asabilmek için yoğun gayret içindeyiz. Mahkûmların MAHKÛMDER’e mektup yazıp kitap ve giysi isteyebilmesi için derneği tanıyor ve adresini biliyor olması gerekiyor. Bu da ancak 365 gün koğuşta asılı olan takvim kartonundan iletişim bilgilerini alması ile mümkün olabiliyor.

Feridun Ağabey, İzmir depremi kamera kayıtlarına yansıdığı için hepimizin yüreğinde daha bir acı meydana getirdi. Koskoca binaların kumdan kale gibi un ufak olup dağılması vicdanlarımızı sızlattı.

Söze soğuk bir fıkra ile başlayayım. Deprem sonrası savcı kumu çağırıp “Seni tutuklatacağım” demiş. Kum “ben binada dolgu malzemesiyim, suçlu çimento” demiş... Çimento: “Benim görevim kumu tutmaktır. Binayı demir tutar” demiş.... Demir de gayet rahat biçimde “Olay mahallinde yoktum Sayın Savcı. Beni tutuklayamazsınız” demiş...

Bir eğitim sistemi düşünün ki… Çocuğunuzu beş yaşında sizden alıp yirmi beş yaşına kadar okutuyor ve sonunda, devlet memuru olabilmek için senelerce KPSS kurslarına gitmek zorunda kalan, bitmiş tükenmiş bir hâlde, “nasıl iş bulabilirim?” diyerek kapı kapı dolaşıp referans arayan; çaresiz ve ümitleri tükenmiş bir zavallı olarak size teslim ediyor.

“Feridun Ağabey, plastik poşetlerin ücretlendirilmesinden sonra tercih ettiğimiz bez torbaların virüs tehdidi altında olduğunu uzmanlar dile getirmeye başladı. Bez torbalar naylon poşet gibi alınıp atılmıyor. Her kullanım sonrası yıkanması mümkün olmadığı için de virüs taşıma riski bulunduğu belirtiliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinden gelen açıklama şöyle: Türkiye Gazetesi, Feridun Ağabey Köşesi... Bugünkü köşenizde ‘İKİ BELEDİYEDEN ÜÇ MİNİK İSTEK’ başlığıyla yayınlanan yazınıza ilişkin aşağıdaki bilgileri paylaşmak isteriz.

Şırnak'ın Çalışkan beldesinden selamlar Feridun Ağabey… Gazetenizi uzun süredir hem okuyor hem de çevreme tavsiye ediyorum. Ülkemizde okunacak sayılı gazetelerden bir tanesi. Gönderdiğim yazımı paylaşırsanız mutlu olurum, teşekkürler...

Feridun Ağabey, 7 Ekim günü köşenizde de Serhat Arvas isimli okuyucunuz konuyu dile getirmişti.

“Feridun Ağabey evli ve mutlu bir hayatımız vardı. Uzun bir aradan sonra bir kızımız oldu. Mutluluğumuza mutluluk katacakken eşimin aşırı hassasiyeti ile bu mutluluğumuz kâbusa döndü.

Feridun Ağabey, bu köşede dile getirdiğiniz milletin sorunlarının, devletin ilgili bürokratları tarafından dikkate alındığının farkındayım. Dünyada yaşanan ekonomik daralma ile birlikte dünyayı etkisi altına alan COVID-19 virüsüyle ülkemizde de daralan ekonomi ile birlikte sanayici ve küçük esnaf zor günler yaşadı, yaşıyor. Her ne kadar devletimiz çözümler üretse de borçları ötelemekten başka bir şey yapılmadı.